Emirdağ-I 274: Hüsrev’in mektubundan bir parça

Lahika'ya girsin. Hüsrev’in mektubundan bir parçadır.

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Çok aziz, çok kıymettar, çok mübarek, çok sevgili Üstadımız Efendimiz Hazretleri!

Aziz ve şerif olan mübarek hatır-ı şerifinizi sual ederek sıhhat ve âfiyetinize dua eder ve binlerle geçmiş olsun deriz. Hayat-ı dünyada bekası için mütemadiyen el açıp dua ettiğimiz vücud-u şerifinizin ifnasına uğraşan zümre-i münafıkînin hücumuyla bizi daima titretip korkutan çok acıklı ve çok acılı matem haberini bize getiren bir mektubunuzu aldık. Okuyan talebelerinizin kalbleri hüzünle doldu. Âni şifa, âni âfiyet bahşedildiğini okumakla, hüzün içinde ağlayan kalblerimiz sürurla doldu.

Hududsuz şükürler olsun o Rahîm ve Kerîm Rabbimize ki, düşmanların merhametsiz elleriyle verdikleri zehirlerini, vücud-u şerifinizde istihale ederek şefkat ve merhamet hasselerinizin takviyesine hâdim etti. Şiddet-i acz ve eşedd-i ihtiyaç içinde saadet-i dâreyn için çırpınan bizlere merhameten o âlî vücudu fânide yine bıraktı. Mahzun kalblerimizin ebede kadar âh u enîn içinde tahammülsüz feryadlarını muvakkat bir zaman için yine tatil etti. Elemli ruhlarımızın ızdırablarına sed çeken gafletin altında saklandığı acıklı ve ateşli iftirakı, bir müddet için yine tehir etti. Mevlâsına ulaşmak için iştiyakla sürat gösteren o ruh-u pürnuru, bizim için bu diyar-ı elemde yine ibka etti.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kusurlu talebeniz

Hüsrev

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.267