Emirdağ-II 792: Urfa nur talebelerinden Abdullah ve Hüsnü'nün bir mektubu
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Âlem-i İslâmın dünya ve âhirette selameti için Kuran’ın feyziyle ve Risale-i Nur’un hakikatleriyle ve sadık şakirtlerinin hizmeti ile çalışan ve Kuran’ın nuruyla ve Risale-i Nur’un burhanlarıyla âlem-i İslâmın maddi manevi hastalıklarını tedaviye çalışan.. ve ey mübarek ellerinde mevcut olan Nur parçalarının hak ve hakikat olduğunu Kuran’ın otuz üç ayetiyle ve keramet-i Aleviye ve Gavsiye ile isbat eden.. ve âlem-i İslâmın Kuran-ı Azimüşşan’ın gıda-yı kudsisiyle ve Nur’un uhrevi taamıyla ve şakirtlerinin iştihasıyla ekmek, su hava gibi bu Nurlara pek çok ihtiyacı olduğunu.