Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ARŞİV NUR 2023 R1

Resim
   ARŞİV NUR 2023 R1  ARŞİV NUR Dokümanının 2023 yılı 1. Revizyonu yayınlanmıştır.  Blog ta bugüne kadar yayınlanan ve aşağıda listesi verilen dökümanlar arşive eklenmiştir: BARLA ARŞİVİ Barla 380: Tevafuklu Kuran’a ilave edilen baş haşiyeler  Barla 386: Onuncu Söz’ün kerametkârâne bir tevafuku  EMİRDAĞ 1 ARŞİVİ Emirdağ-I 297: Halil İbrahim'in bir mektubu  Emirdağ-I 298: İnebolu ve civarı nur şakirtlerinin bir mektubu  Emirdağ-I 299: İşte yine hatıra geliyor ki; o şefaatçi de Risale-i Nur'dur (Sabri)  Emirdağ-I 300: Rumuzat-ı Semaniye'yi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş..  Emirdağ-I 301: Konyalı Sabri'nin mektubu  Emirdağ-I 302: Eğer emr-i Hak vâki olsa ölsem, benim intikamımı aramayınız  Emirdağ-I 303: Demek ikinci bir ruhum hükmünde, Hasan Feyzi benim bedelime ölmüş ve ölüyor  Emirdağ-I 304: Nazif, benim kendi hattımla, Zülfikar'ın başında bir parça yazımı istiyor  Emirdağ-I 305: Mustafa Oruç'un bir mektubu  Emirdağ-I 306: Hasan Feyzi'nin manzum

Emirdağ-I 369: Üstadımızın tercüme-i haline kısaca bir nazar (Abdurrahman Salahaddin)

[İnebolu havalisindeki umum Nur şakirdleri namına Salahaddin’in Üstadının tarihçe-i hayatından çıkardığı bir kısacık hulasanın bir parçasıdır.] Üstadımızın tercüme-i haline kısaca bir nazar Şark İsyanında Şeyh Said ve askerleri, Üstadımız Bediüzzaman’ı şarktaki büyük nüfuzundan istifade için mücadeleye iştirake davet ettikleri zaman cevaben demiş: “Yaptığınız mücadele, kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Çünkü Türk Milleti bin senedir İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda binlerle şehid vermiş ve binlerle veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakâr İslâm müdafi’lerinin torunlarına yani Türk Milletine kılıç çekilmez ve ben de çekmem.” diyerek hem redd-i cevab vermiş, hem mücadelesinden vazgeçmesini söylemiştir. Eski Harb-i Umumî’de taarruz eden Rus ordularına karşı Bitlis Millî kuvvetleri kumandanı olarak çok faik kuvvetlerle hücum eden Rus ordusuna günlerce ve kahramanca müdafaa ile şehirdeki bütün mühimmat ve erzak ve halkın v

Emirdağ-I 368: Hasan Feyzi’nin 3. Şehnamesinden bir parçasıdır

[Emirdağında dehşetli bir yangından Çalışkanlar’ın dükkanında bulunan Âyet-ül Kübra nüshalarının berekâtıyla harika bir tarzda o Çalışkanların dükkanı o dehşetli yangından kurtulması münasebetiyle meşhur ve merhum Muallim Hasan Feyzi’nin yazdığı bir fıkranın bir parçasıdır.] Risale-i Nur, her ateşi ve her yangını söndürür. İnsanlardaki israf ateşini, İktisad Risalesi’nin nuru ile.. Ve ateşler ve alevler içinde yanıp kıvranan zavallı hastaların hastalık ateşini, Hastalık Risalesi’nin nurlarından akan, yirmibeş devalı çeşmesinden fışkıran âb-ı hayat ve şifa suyu ile.. Kalbi ve kafayı ve bütün âzâ ve asabı saran ve sarsan vehim ve hayal, vesvese ve tasa, korku ve merak yangınının dehşetli ateşini Vesvese Risalesi’nin nuru ve feyzi ile.. Riya ve sum’a, kibir ve gurur hastalıklarının hummalı ateşini İhlas Risalesi’nin imdad ve inâyetiyle.. Benlik ve varlık ve zorbalık ve küstahlık kalesinin hedmi ise, (Ene) adlı yani Otuzuncu Söz ve Altıncı Söz’ün irşadı ile kabil olur.

Emirdağ-I 367: Yirmidokuzuncu Mektub'u iki makam yaptık

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Evvelen : Denizli'deki kardeşlerimiz Zülfikar'ı oradaki matbaada basmaya teşebbüs ettiklerini yazıyorlar. Madem İnebolu'da yakında bin Zülfikar çıkacak, şimdilik yeter. Zülfikar'ın yerine Sözleri ta Yirmidördüncü Söz'e kadar, Zülfikar ve Asa-yı Musa'da bulunmayan sözleri bir mecmua olarak ve sıhhatine gayet dikkat etmek ve oradaki mübarek heyetin ittifakıyla ve Hâkim-i Âdil ve nurlara çok hizmet eden Hafız Mustafa ve hapiste iken bizi Denizli'deki şakirdlerle alâkadar eden Şevket Bey ve Müftü Osman'ın tensip

Emirdağ-I 366: Zekâi’nin bir manzumesi

Zekâi’nin Bir Manzumesi Bu Nur eserler, tefsiridir o semavî kitabın İlan eder hakikati, emr-i hakkı bildirir İsyanlara, zulümlere maruz olan cihanın Bu asırda gözyaşını nur saçarak dindirir. Bu eserlerdir, muztarip gönüllere teselli Bu eserlerdir, her zulmette selâmet rehberi Bu kararsız âlemin her buhranında nur saçarlar Ehl-i iman bu sayede, bu eserlerle hür yaşarlar. Masumlara bir öğüttür, gençlerin de rehberi Tesellisi çok yücedir, ibretlidir dersleri Her mazluma Ağlama! der, güleceksin yarın sen Beli bükük ihtiyarlara müjde verir derinden. Bu eserlerdir, insanları dehşetlerden dûr eden Muannidler teslim olur hükmüne, mağrur iken Kudret eli hâmisidir, hayret-efzâ hükmü var Her serseri f

Emirdağ-I 365: Halil İbrahim'in Risale-i Nur hakkında bir fıkrası ve manzumesi

Bu gönderilen üç fıkra makine mahsulü Asa-yı Musa'nın ahirinde yazılmasını reyinize havaledir. Elyazısı Asa-yı Musa arkasında da yazılsa münasip olur. Siz daha iyi bilirsiniz. Eğer o üç fıkranın ahirinde "Medreset-üz Zehra'nın erkânları namına biz de iştirak ediyoruz" diye imza etseniz, benim de Said namını o erkânlar içinde yazabilirsiniz. Said Nursî Halil İbrahim'in Risale-i Nur hakkındaki parlak fıkrasının sonunda kaydedilip, ikisi beraber Emirdağı mektuplarımın âhirlerinde kaydedersiniz. Bu zât, Risale-i Nur’un çok eski ve çok sadık ve çok fedakâr bir şakirdidir, Risale-i Nur'a hitap ederek bu mektubu yazmış. Hâzâ min fadli rabbî. Said Nursî Müellif'in vasiyetnamesi münasebetiyle, Halil İbrahim'in Risale-i Nur hakkında nur şakirtleri namına yazdığı bir fıkrasının bir parçasıdır. بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰ

Emirdağ-I 364: Bazı risalelerin yabancı lisana çevrilmesi hakkında

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Evvela : Müdakkik ve muhlis Re'fet'in ve sizin ecnebi lisanıyla ve bilhassa İsveç, Norveç, Finlandiya'da hangi lisan daha ziyadedir? Zannımca Alman lisanı olacak. Şimdilik Alman lisanına nurlardan Hüccet-i İmaniyeleri tercüme etmek, onlara göndermek, ben de o fikirlerinize iştirak ederim. Evet Avrupa'nın mağlubiyetinden ve maddi ve manevi, dünyevi tehlikelerinden ancak ve ancak teselli-i mutlakı Kuran'da bulabilirler. Hazret-i İsa Aleyhisselam Havariyyunlara demiş ki: "Ben gidiyorum ki size tesellici gelsin."

Emirdağ-I 363: Profesör misyonerler Zülfikar ve Asâ-yı Musa'yı haber almışlar

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvelen : Zülfikar ve Asâ-yı Musa'nın manevi fütuhatından şimal-i garbîde bu asrın Kuran'a şiddet-i ihtiyacını üç medeni devletin kuvvetli imzalarıyla imza ettikleri gibi, bu defa Amerika'nın en büyük alim ve feylesof ve misyonerlerinden aynen Ayet-ül Kübra'nın birkaç hakikatini ve Asâ-yı Musa'nın vahdaniyet-i İlâhiyenin iman-ı billah hüccetlerinden bir hakikatini aynen dava edip Amerika'dan yazması ve buradaki Millet Mecmuasında neşretmesini imza ediyor, diye bana hizmet eden şakird söyledi. Demek en küçük hadiseyi

Emirdağ-I 362: Bu yakınlarda iki Miralay ve bir Mebus, Üstadın yanına geldiler

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Çok mübarek ve muhterem Ağabeylerimize! Bu yakınlarda Üstadımızın yanına ehemmiyetli iki Miralay (ikisi de jandarma kumandanlarından), bir de ehemmiyetli bir Mebus (partinin müfettişlerinden) Üstadın yanına geldiler. Uzun bir sohbetten sonra, üçü de kemâl-i teslimiyetle, Üstada dostluğa karar verdiler. Ve birisi, şimdiden Risale-i Nur talebesi olmuş. O Mebus (müfettiş-i umumi), Eski Said’in dostuymuş. Gittikten sonra haber aldık ki, bu zatın vasıtasıyla eski dahiliye vekili ve şimdi partinin kâtib-i umumisi olan Hilmi Bey, bilhassa hususi olarak Üstadın ziyaretine

Emirdağ-I 361: Hilmi Bey ile bir Hasbihal

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) -Esselamu Aleyküm- Eski dahiliye vekili, şimdi parti kâtib-i umumisi Hilmi Bey! Evvela : Yirmi sene zarfında bir tek istida Dahiliye Vekili iken sana yazdım. Fakat yirmi senelik kaidemi bozmadım, vermedim. İstersen sana okuyacağım. Hem eski dahiliye vekili, hem şimdi kâtib-i umumi sıfatlarıyla seninle konuşacağım. Yirmi sene hükümetle konuşmayan, tek bir defa yine hükümet hesabına hükümetin büyük bir rüknü ile konuşan adam, on saat kadar söylese azdır. Onun için siz, benimle konuşmayı bir iki saat müsaade ediniz. Sâniyen : Şimdi partinin kâtib-i umumisi itibarıyla size bir hakikati beyan etmeye kendimi mecbur biliyorum. Hakikat de şudur: Sen kâtib-i umumi olduğun Halk Fırkasının millet karşısında gayet ehemmiyetli bi

Emirdağ-I 360: Ölümden evvel sizi bilfiil vâris yapmaya dair..

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvela, size hayatımda vefattan sonra elinize geçecek manevi malımı ve hukukumu size vermeye ve مُوتُوا قَبْلَ اَنْ تَمُوتُوا “Ölmeden önce ölünüz” sırrına binaen, ölümden evvel sizi bilfiil vâris yapmaya dair bir Nur şakirdi sordu ki: “Hikmet nedir? Sizi daha çok zaman aramızda görmek istiyoruz. İnşallah öyle kalacaksınız.” Ben de dedim ki: Eğer vefattan sonra bu hakiki ve hakikatli vârislerin eline bu malım geçse, dünya malı gibi bir derece taksim olur. Derecesine göre herbirisi maldan bir kısmına hakiki malik olur, umumuna mâlik olamaz. Fakat ölümden evvel vârislere verilse, emvâl-i uhrevî gibi, herbirisi umum o mala, o nur lâmbasına dere

Emirdağ-I 359: Risale-i Nur'u kendi namına latinceye çevirip satan..

[Mahremdir. İkinci ihtarın bizim tarafımızdan bir izahıdır.] Üstadımızın mektubunda Risale-i Nur’un kıymetini düşürmeye bir hâdise, Üstadın ifşasına rızası olmadan bera-yı malumat siz kardeşlerimize haber veriyoruz. Aldığımız habere göre Üstad’a kendini dost gösteren birisi, aleyhimizdeki siyasi bazı adamlarla Nur’a dair görüşmesi neticesinde, Nur’un hem parlak kıymetinden maddi istifade edip halka satmakla paraca istifade etmek, hem kendi eseri ve kendi yazdığı gibi hiç Nur ismini vermeyerek ve Nur’un mesleğine muhalif kendi mesleğine âlet etmek ve hususi efkârını Nurlara karıştırmak suretinde yeni harfle İstanbul’da neşrine başlamış. Hatta bu işi tam başa çıkarmak ve bu çalması tam anlaşılmamak için bazı siyasileri vasıta yapıp Nazif’i yeni harflerle yazmamak için tevekkufa sebebiyet vermiş. Hiçbir maksada ve hiçbir cereyana âlet olmayan ve ihlasın tam esası üzerine giden Risale-i Nur böyle müşevveş maksadlara âlet yapmak büyük bir zarardır, kıymetini sukut ettirir,

Emirdağ-I 358: Size bir vaziyeti söyleyeceğim, telaş edecek bir şey değil

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, sıddık, sebatkâr, hâlis, fedakâr kardeşlerim! Evvela : Mübarek emanet-i Zülfikariyeyi aldım. Yarı fiyatı gönderilmiş, yarısı da inşallah yakında gönderilecek. Size bir vaziyeti söyleyeceğim. Sakın eskide vasiyetnamemden müteessir olduğunuz gibi müteessir olmayınız. Telaş edecek bir şey değil. Yalnız bir hakikati ihtar ile size ve Nur’un has şakirdlerine Nur’a ait hukukumu ve Nurlar’ın hukukunu müdafaa vazifemi size havale ediyorum. Madem bu vazifeyi herhalde bir zaman deruhde edeceksiniz. Şimdiden o hukuku, o vazifeyi sizlere bırakıyorum. İnşallah h

Emirdağ-I 357: Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ın Câmi-ül Ezher’e gitmediğinin hikmeti

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvela : Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ın bir kısmı iki defa Câmi-ül Ezher’e göndermek için emin vasıtalara verildiği halde gitmediğinin hikmeti anlaşıldı. Kahraman Nazif’in çok mükemmel yazdığı o Asâ-yı Musa bana geldi, açtım. Birden Tabiat Leması'nın Üçüncü Kelimesinin Üçüncü Muhalinde sehven “o ilim ve kemalden” yazılmış. Halbuki doğrusu “o ilim ve kelâmdan”dır. Hem birden Hulasat-ül Hulasa’dan gözüme ilişti: İki satırda يُظْهِرُ رُبُوبِيَّتِهِ وَشَفْقَتِهِ يُعْلِنُ رَحْمَانِيَّتِهِ وَاُلُوهِيَّتِهِ bir kaide-i nahviyece galattır. Doğ