Emirdağ-I 367: Yirmidokuzuncu Mektub'u iki makam yaptık

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelen: Denizli'deki kardeşlerimiz Zülfikar'ı oradaki matbaada basmaya teşebbüs ettiklerini yazıyorlar. Madem İnebolu'da yakında bin Zülfikar çıkacak, şimdilik yeter. Zülfikar'ın yerine Sözleri ta Yirmidördüncü Söz'e kadar, Zülfikar ve Asa-yı Musa'da bulunmayan sözleri bir mecmua olarak ve sıhhatine gayet dikkat etmek ve oradaki mübarek heyetin ittifakıyla ve Hâkim-i Âdil ve nurlara çok hizmet eden Hafız Mustafa ve hapiste iken bizi Denizli'deki şakirdlerle alâkadar eden Şevket Bey ve Müftü Osman'ın tensipleri şartıyla ve Medreset-üz Zehra'nın nezareti altında ve meşveretiyle bir mani olmasa tab edilse münasip olur. Nura ait büyük meseleler bir iki zatın tensibiyle olamıyor. Maşallah kardeşimiz Bakırcı Kâzım şimdiden sekizyüz sahifeli bir mecmuaya kağıtları hazırlıyorlar. Yakup Cemal ve Ahmedlerin, şahsıma ait kısmı müstesna olarak mektupları güzeldir. Fakat rahatsızlığım ve ziyade meşguliyet müsade etmiyor ki, tadil ve ıslah edeyim, size de göndereyim.

Sâniyen: Kahraman Nazif’in ve Yâkub Cemal’in, şimâl-i garbîde, üç devletin Kuran’ı kabul etmesi Zülfikar’ın intişarına tevafuku; ve geçen sene “Zülfikar çıkarsa, dahilen ve haricen büyük fütuhata vesile olacak” hükmünü tasdik etmesi; ve büyük bir fâl-i hayır diye biz de o iki kardeşimizin kanaatine iştirak ediyoruz. Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri gizli (Alman), üçü âşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kuran’a şiddet-i ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir hâdise-i Kuraniyedir. Değil üç devlet, belki yalnız on meşhur adam, on feylesof dahi birden, uzak memleketlerde Kuran’ı tasdik etmesi, bizlere ve âlem-i İslama büyük bir müjde ve avam-ı ehl-i imana büyük bir kuvve-i mâneviye temin eder.

Sâlisen: Risale-i Nur’un Yirmi Dokuzuncu Mektubunda “Hücumat-ı Sitte ve Zeyli” ve “İşârât-ı Seb’a” ve “Telvihât-ı Tis’a” gibi risalelerin rumuzât-ı Kuraniye ve tevafukat-ı Nuriyeye karışık bir surette bulunmasının hikmeti, mahkemeler ve ehl-i vukufun susturulmasına ve bizi onlarla mesul etmemesine bir vesile olmaktı. Güya o rumuzât, o derin ince meseleler, lisan-ı hal ile onlara demiş: “İnsaf ediniz, Kuran’ın bu derece esrarına çalışanlara ilişmeyiniz.” Şimdi ise o karışık vaziyeti hiç münasip değil. Çünkü o rumuzât ve tevâfukata, yirmiden ancak birisi muhtaç olur, anlar. İçindeki öteki risalelere yirmiden on dokuzu muhtaç olup anlayabilir.

Onun için biz o Yirmidokuzuncu Mektub'u iki makam yaptık. Birinci makam, birinci, ikinci, beşinci, dokuzuncu kısımları ve altıncı kısmı ve zeyli ve yedinci kısmı beraber bir makam yaptık. İkinci makam mütebaki kısmı, rumuzata ve tevafukata ait bütün kısımları beraber, hatta yirmisekizinci mektubun İnayet-i Seb'adan sonra tevafukata gelen bir suale cevap olarak bir mübarek tefsir ile Risale-i Nur’un tevafukat muvazeneleri ve farklarına dair parçayı dahi yirmisekizinci mektuptan çıkarıp onu da bu ikinci makama rumuzat içine dercettik. Siz de öyle yapınız. Ta o iki ehemmiyetli mektuplar güzelliğini göstersinler.

Râbian: Buradaki Nur şakirtleri diyorlar ki: “Mucizeli Kuran’ımıza üç sene Denizlili kardeşlerimiz baktılar. Onlar müsade etsinler, biz de üç ay bakacağız. Hem buradan İstanbul’a muhabere edip fotoğrafla Hizb-i Nuriye, Hizb-i Kuraniye gibi tabına çalışacağız.”

Hâmisen: Mübareklerin kahramanları manevi tarihçe-i hayat ve tılsım mecmualarını yağlı kağıda ne kadar yazmışlar? Hüsrev de Asa-yı Musa'yı ne kadar yazmış? Sabırsızlıkla merak ediyoruz. İnşallah Medreset-üz Zehra'nın bu üç kahramanı o üç parlak ve kuvvetli mecmuaları ehl-i imanın imdadına yetiştirecekler. Umuma binler selam.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Hasta Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.3, s.47

Emirdağ Lahikası I, Envar Neşriyat, s.222

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.212