Emirdağ-I 357: Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ın Câmi-ül Ezher’e gitmediğinin hikmeti
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ “Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.” وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا “Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.” Aziz, sıddık kardeşlerim! Evvela : Asâ-yı Musa ve Zülfikar’ın bir kısmı iki defa Câmi-ül Ezher’e göndermek için emin vasıtalara verildiği halde gitmediğinin hikmeti anlaşıldı. Kahraman Nazif’in çok mükemmel yazdığı o Asâ-yı Musa bana geldi, açtım. Birden Tabiat Leması'nın Üçüncü Kelimesinin Üçüncü Muhalinde sehven “o ilim ve kemalden” yazılmış. Halbuki doğrusu “o ilim ve kelâmdan”dır. Hem birden Hulasat-ül Hulasa’dan gözüme ilişti: İki satırda يُظْهِرُ رُبُوبِيَّتِهِ وَشَفْقَتِهِ يُعْلِنُ رَحْمَانِيَّتِهِ وَاُلُوهِيَّتِهِ bir kaide-i nahviyece galattır. Doğ