Emirdağ-I 368: Hasan Feyzi’nin 3. Şehnamesinden bir parçasıdır

[Emirdağında dehşetli bir yangından Çalışkanlar’ın dükkanında bulunan Âyet-ül Kübra nüshalarının berekâtıyla harika bir tarzda o Çalışkanların dükkanı o dehşetli yangından kurtulması münasebetiyle meşhur ve merhum Muallim Hasan Feyzi’nin yazdığı bir fıkranın bir parçasıdır.]

Risale-i Nur, her ateşi ve her yangını söndürür. İnsanlardaki israf ateşini, İktisad Risalesi’nin nuru ile.. Ve ateşler ve alevler içinde yanıp kıvranan zavallı hastaların hastalık ateşini, Hastalık Risalesi’nin nurlarından akan, yirmibeş devalı çeşmesinden fışkıran âb-ı hayat ve şifa suyu ile.. Kalbi ve kafayı ve bütün âzâ ve asabı saran ve sarsan vehim ve hayal, vesvese ve tasa, korku ve merak yangınının dehşetli ateşini Vesvese Risalesi’nin nuru ve feyzi ile.. Riya ve sum’a, kibir ve gurur hastalıklarının hummalı ateşini İhlas Risalesi’nin imdad ve inâyetiyle.. Benlik ve varlık ve zorbalık ve küstahlık kalesinin hedmi ise, (Ene) adlı yani Otuzuncu Söz ve Altıncı Söz’ün irşadı ile kabil olur.

Tabiatın madde ve zerreler çukurundan çıkamayan kör ve sersem ve serseri kimseleri de ancak Risale-i Nur’un Tabiat, Zerre ve Maddeler adlı risalelerinin güçlü ve kuvvetli, uzun ve mevzun, nurlu ve şuurlu elleri çıkarabilir. İhtiyarların ölüm korkusunun ateşini, evham ve acılarını gidermeye ise, bu namdaki risalenin teselli ve imdadı, macun ve tiryakı, feyiz ve nuru kâfi geldiği gibi.. Berzah ve berzahın elemnâk ve sûznâk ateş ve azabına karşı da, İ’caz-ı Kuran ve Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) ve İman-ı Âhiret adlı âb-ı hayat dolu risaleler bir havuz gibidirler.

Yeryüzündeki bütün şirkin ateşini Âyet-ül Kübra, Asâ-yı Musa adlı mübarek eser-i azîmin nur-ı azîmi söndürmeye kâfi geldiği gibi.. Bugün dünya ufuklarını saran ve şimdi de İslam Dünyasını tehdide başlayan o kara dumanlı kızıl aleve karşı, bu Nur’un şişip kabarmakta olduğunu görüyor ve o müthiş kızılların fitnesini ve yangınını söndüreceğine candan inanıyoruz.

Hasılı Risale-i Nur’un mütalaası ve feyz-i manevî-i daimîsi, nefs-i emmarenin ateşini söndürmeye, azgın ve azılı sıfatları öldürmeye, yırtıcı paralayıcı zâhir ve bâtın askerleri tepelemeye yetişir. “Zaten Risale-i Nur, bu fitne ve bu fesad ve bu yangınları söndürmeye memurdur ve bunun için doğmuş ve gelmiştir” diyoruz. Erenler, evliyalar, şehidler ve fatihler yatağı olan bu mübarek vatanda yetişen bu mübarek ve meymenetli, şecî ve asîl milletin

فَسَوْفَ يَأْتِي اللّٰهُ بِقَوْمٍ

“Allah ileride (Onların yerine) öyle bir kavim getirir ki.” (Mâide Sûresi, 5:54)

işaretiyle indallah ne kadar mergub ve mahbub ve cengâver olduklarına yine bel bağlıyoruz.

Risale-i Nur’a sahip olanlarda hırs ve hiddet zevale yüz tutar. Zulmet ve şehvet erir. Cehalet ve şekavet ateşi söner. Tabiat uykusu azalır. Gaflet uykusu kalkar. Kara ve çirkin, bozuk ve uyuşuk kanlar düzelir. Nefes ve kalb işler. Kan boruları birer mecra-yı nur olur. Hubb-u dünya ve meyl-i mâsivâ kalmaz. Ene ve Ente gider. Yetmiş bin diye söylenen perdeler kalkmaya ve varlık dağı delinmeye başlar.

اِرْجِعِي اِلٰى رَبِّكِ

“Rabbine dön!” (Fecr Sûresi, 89:28)

den sesler gelir. Vuslat yolu açılır, misk ü anber saçılır, yüzler sürülür.

فَادْخُلِي فِي عِبَادِى

“Artık (salih) kullarımın arasına katıl.” (Fecr Sûresi, 89:29)

ile memur,

وَادْخُلِي جَنَّتِي

“Ve (onlarla) cennetime gir.” (Fecr Sûresi, 89:30)

nişanı ile me’cur olur.

اَرِنَا يَا مَنْ اَطْفَأَ النَّارَ بِنُورِهِ وَيَا مَنْ صَلّٰى عَلٰى حَبِيبِهِ

“Ey nuruyla ateşi söndüren ve Ey Habib'ine salat eden, bize göster.”

Hulasadır Risale-i Nur kendisinin, bir levha-i Yâ Hâfız, bir sahife-i Mâşâllah, bir nüsha-i Bârekâllah, bir kılâde-i ümmü’s-sibyân, yangına bir tulumba-i nur, dertliye bir reçete-i hikmet, bakana bir âyine-i ibret, müslümanlara bir mühr-ü nübüvvet, mücrime bir vesika-i necat, yolsuza bir râh-ı hidâyet, bîkeslere bir sigorta-i sıyânet, antikacıya bir kenz-i sermediyet, evsize bir kâşâne-i ebediyet, münkire bir sille-i nedamet, kâfire bir sehpa-yı adalet, ârife bir sahbâ-yı kudsiyet, âşıka bir saray-ı vuslat..

Denizli ve havalisindeki bütün nur şakirdleri namına

Hasan Feyzi (rahmetullahi aleyhi ebeden daimen)

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.3, s.50

Asa-yı Musa, Altınbaşak Neşriyat, s.271

(*) Bu parça, Hasan Feyzi'nin 3. Şehnamesi’nin 21. maddesidir. Âyet-ül Kübra mecmualarına bu şehnamenin son kısmı alınmıştır. (Hazırlayan) Bk. Emirdağ-I 97