Emirdağ-I 358: Size bir vaziyeti söyleyeceğim, telaş edecek bir şey değil

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık, sebatkâr, hâlis, fedakâr kardeşlerim!

Evvela: Mübarek emanet-i Zülfikariyeyi aldım. Yarı fiyatı gönderilmiş, yarısı da inşallah yakında gönderilecek.

Size bir vaziyeti söyleyeceğim. Sakın eskide vasiyetnamemden müteessir olduğunuz gibi müteessir olmayınız. Telaş edecek bir şey değil. Yalnız bir hakikati ihtar ile size ve Nur’un has şakirdlerine Nur’a ait hukukumu ve Nurlar’ın hukukunu müdafaa vazifemi size havale ediyorum. Madem bu vazifeyi herhalde bir zaman deruhde edeceksiniz. Şimdiden o hukuku, o vazifeyi sizlere bırakıyorum. İnşallah hasların meşvereti ve şahs-ı manevîsi, benim zayıf ve pek az hizmetimin çok fevkinde o himayetkârlığı yapacak. Bu ihtarın iki sebebi var:

Birincisi: Bu son suikast eseri bana ziyade teessür ve teellüm ve hassasiyet vermesi ve başkalarla görüşüp meşveret etmeye vakit bulamamak ve gizli düşmanlarımızın hâricindeki tedâbirlerine bakmasına manen memnu olduğumdan, bilemediğimden bu büyük vazife olan Nur’un hukukunu müdafaa vazifesini yapamadığım ve pek müşkilatla ve teellümatla ancak bir derece çalışabilirdim. Ben bir çekirdek gibi çürüdüm, Nur’un şeceresini himayetinize bırakıyorum. Sizlerdeki metanet ve kuvvet ve meşveretten ve şahs-ı manevînizden gelen imdad hem vazifenizi, hem benim vazifemi çok zahmet ve meşakkat çekmeden yapabilirsiniz inşallah.

İhtarın ikinci sebebi: Perde altındaki Nur düşmanları benim şahsımı bir esas zannederek çok çeşit desiselerle ve suikastlarla ve beni imha ve susturmaya çalışmaları maksadlarına fayda vermediğinden ve Nur’un kıymetine zarar vermediğinden bilakis Nur’un fütuhatına yardım etmesinden planlarını değiştirmesine delil bir iki emare var ve bir iki hadise var ki, Nurların kıymetini düşürmek, bazı makasıd-ı dünyeviyeye âlet eden Nur dairesi hâricinde bazı dostları elde edip istimal etmeye başlamaları ile Risale-i Nur’a bir nevi suikast yapmağa haller var. İnşallah bir zarar vermezler, fakat Nur’a girmeyenlere bir bulantı verirler. Denizli hapsinden evvel bir dostumuz ve ihtiyar bir hocayı Nurlar aleyhine istimal etmeleri gibi şimdi de bazı öyle dostları ve Nurlara hulûl edenlerden bazılarını istimal etmek ihtimali var.

Sâniyen: Sava Medrese-i Nuriye kahramanlarından Mehmed Çavuş, benim için yazdığı Zülfikar’ı Emniyet Müdürü'nün elinde görmüş, demiş: “Benimdir, veriniz.” O da demiş ki: “Hoşuma gitti, bir iki hafta okuyacağım.” O da demiş: “Kalsın.” Eğer münasip görseniz, benim tarafımdan o Emniyet Müdürü'ne ve alan Komisere deyiniz ki: "Said size selam eder, benim hattım güzel olmadığı için, o zât, benim için yazmış."

Ben Isparta’yı toprağıyla, taşıyla, bütün ahalisiyle mübarek gördüğümden, oradaki hükümete, hususen zabıtasına ciddi dost nazarıyla bakıyorum. Hususen çok tecrübelerle ve üç vilâyet zabıtasının itirafıyla ve üç vilâyet mahkemesinin müttefiken beraat kararıyla ve üç cemiyet-i ilmiyenin ve ehl-i vukufun tahsin ve takdirleriyle sabit olmuş ki, Risale-i Nur eczaları ve şakirtleri, Emniyet Müdürü'nün ve zabıtanın vazifeleri olan âsâyiş ve idare ve inzibat ve ahlaksızlığa karşı, komiserlerden ziyade, serkeşleri itaate getirmek ve âsâyişi temin etmekte, manevi ve tam tesirli manevi inzibat memurlarıdır. Onun için zabıta, evhamla değil, kemâl-i takdirle, Emniyet Müdürü'nün bakması gibi bakmalıdır. Çünkü o Zülfikar hakkında demiş: “Çok güzel, sevdim, okuyacağım, hoşuma gitti.” Her neyse. Siz, daha ne münasip görürseniz öyle yaparsınız.

Hem Emniyet Müdürü'ne deyiniz ki: Kardeşimiz Said diyor: Eğer o Zülfikar tam hoşuna gitmişse, o benimdir, ona hediye ediyorum. Hem onun gibi mühim olan Asâ-yı Musa’yı da ona hediye edeceğim.

Sâlisen: Denizli’den ve Tavas’tan gelen güzel mektuplarına hususi cevap vermeye katiyen vaktim ve halim müsaade etmediğinden, hususi cevap vermediğimden gücenmesinler. Çakır Yusuf’un mektubundan, tam ciddiyeti ve tam Hasan Feyzi’nin bir vârisi olduğunu gösteriyor. Sorduğu Ye’cüc ve Me’cüc meselesi ise katiyen vaktim onları düşünmeye de müsaade etmiyor. Risale-i Nur’un bazı parçalarından bir iki yerde kısaca bir izah var. O şimdilik yeter. Merhum Hasan Feyzi’nin has talebeleri ve vârisleri Ahmedlerin uzunca ve güzel mektuplarını rahatsızlığım münasebetiyle daha tam okuyamadım. Onlara bârekâllah ve mâşallah derim. Hasan Feyzi’nin ruhunu mesrur eyliyorsunuz. Allah sizleri muvaffak eylesin, âmin. Muharrem’in ve Nur’un yeni bir şakirdi olan Abdullah Yenilmez’in mektupları benim hapiste ve Denizli’de bir hiss-i kablelvuku ile Tavas Kazası Nurlarla çok alâkadar olacak diye bazı emareler gördüm. Bu iki mektup o hissimin tasdikine bir delildir. Ve beraetimizde büyük bir hisse alan ve hizmet eden fedakâr Muharrem’in o kazaya gitmesi bir fâl-i hayırdır ve Abdullah Yenilmez Nur dairesine tam kabul edilmiş, inşallah tam bir Nurcu olur.

Râbian: Şehid merhum Hâfız Ali’nin hem vârisleri, hem Risale-i Nur’un has talebeleri Hâfız Ahmed, Hâfız Mehmed, Halil İbrahim, Mustafalar, Abdullahlar ve Ümmühani gibi hemşireler güzel mektublarına ve mübarek manzumelerine binler bârekâllah deriz. O büyük Hâfız Ali’yi tahattur ettikçe onları da düşünüyoruz. Denizli fedakârları nasıl ki Hasan Feyzi hayatta olmuş gibi vazifesini yapıyorlar. İnşallah bunlar da o Nur Fabrikası sahibinin ruhunu mesrur edecekler ve ediyorlar ve vazifesini başka bir tarzda idame ediyorlar.

Hâmisen: Kardeşimiz ve Nur’un kumandanlarından Isparta Hulusi’si Refet Bey’in mübarek masumunun dokuz yaşında iken bu derece Risale-i Nur’dan Birinci Söz’ü yazması gösteriyor ki, o mübarek Hüsnü, Safranbolu’nun onbir yaşındaki Hüsnü’sü gibi dahi masumların küçücük bir kahramanı olmaya namzeddir. Cenab-ı Hak onu Nurlara bağışlasın ve muvaffak eylesin, âmin. İnşallah yazdığı nüshayı sonra tashih edip göndereceğim.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Umumunuza binler selam ve muvaffakiyetinize dua eden

hasta fakat pek müferrah memnun kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.3, s.18

Emirdağ Lahikası I, Envar Neşriyat, s.216

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.205