Emirdağ-I 269: Hükümet ondan çok korkuyor. Yetmiş bin talebesi var

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدَ الْآبِدِينَ

“Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketleri ebedlerin ebedi olarak sizin üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Bugünlerde bana suikast edenler yine Afyon hükümetinin evham yüzünden bize ilişmek fikrini hissedip gayet tesirli gizli iliştiler. Ben yirmidört saattir hayatımda görmediğim dehşetli başdönmesiyle hastalık gördüm. Hayatımdan ümidim kesildi, vasiyetimi ettim. "Ben öldükten sonra Tahirî’yi buraya çağırınız, gelsin malım olan Nurlara sahip olsun" dedim. Birden inayet-i Rabbaniye imdada yetişti, duanızı bana şifa eyledi. Hatta bu tesemmümün darbesiyle yirmi gün sıkıntılar çekeceğim diye düşünürken birden öyle bir geçti ki, bir şey olmamış gibi bugün at ile gezmeye çıktım. Dün mektubunuzda onbeş sivil polis Afyon’dan Isparta’ya “tarikat var” bahanesiyle Nurculara ehemmiyetsiz bir telaş vermesini gördüm, “Fesubhanallah” dedim. Demek hem bana, hem kardeşlerime aynı zamanda, eskide geçen sene olduğu gibi iliştiler. "Telaş etmeyiniz. Madem bana vurulan şiddetli darbe bir halt etmedi, inşallah Medresetüzzehra şakirdlerine de zararları olmayacak" diye teselli buldum. Evet o polisler makineye ve Hüsrev’e ve kahraman arkadaşlarına birden ilişmemeleri birden bir emare-i rahmettir.

Aldığım bir habere göre Afyon’da bize ilişenlere demişler: “Bu zararsız adama neden sıkıntı veriyorsunuz?” İlişenler demişler: "Biz ondan korkuyoruz, (Haşiye) çok kuvveti var. Yüzbinler talebesi var." Hatta bu Emirdağı’nda dahi bazı resmî adamları öyle diyorlar. Hem ürküyorlar, hem ürkütüyorlar.

Haşiye: Evet, Üstadımızın yazdığı aynı hakikatı gözümüzle gördük ve korkudan sıkıntı verdiklerini katiyen bildik. Hatta bu gece bekçibaşı Nureddin’e demiş ki: "Hükümet ondan çok korkuyor. Yetmiş bin talebesi var. Onun için sıkıntı veriyorlar." Daimî hizmet eden; Ceylan, Mehmed, Nureddin.

Sâniyen: Beni hiç merak etmeyiniz, inayet devam ediyor. Ben de hayırlı neticesini düşündükçe sabırda lezzet buluyorum, sabırda şükrederim. Hem Nurlar da daha ziyade nazar-ı dikkati kendilerine celbedip en ziyade muhtaç ve manen yaralı olan resmî memurlarına kendini okutturup onları tedavi eder ve dershanesini genişlettirir, şenlendirir. Sizin dahi şevkiniz kırılmasın, yalnız ihtiyatınız ziyade olsun.

Sâlisen: Lüzum olsa dersiniz: On sene fâsıla ile iki şiddetli mahkeme hâkimleri ve yirmi sene zarfında üç vilayetin dikkatli zabıtaları ve son mahkemede dokuz ay tetkikte üç adliyenin, Ankara ehl-i vukufun inceden inceye teftiş eden münakkidleri; ne asayiş, ne idare, ne vatan, ne millet aleyhinde kanunca hiçbir madde yüzer risalede bulmadıklarına kati delil ise, ittifakla hem Said’in, hem risalelerinin, hem kardeşlerinin beraetlerine karar vermeleridir. Hem biz onun kardeşleri size ve hükümete beyan ve ilan ederiz ki: Said bizi siyasetten ve asayişi bozmaktan o derece menediyor ki, hiçbirimiz hilafına hareket edemiyor. Bu kadar fırtınalarda sarsılmıyor. Adeta herbirimiz bir inzibat memurudur. Bu vatanı zararlardan muhafaza eder. Madem hakikat budur, Said’in hayatı bu vatan ve millet için lâzımdır. Ondan tevehhüm edip korkan ve suikast eden, elbette ya haindir veya tam cahildir veya bu memlekete düşmandır. Çalışır ki Said ölsün, onun nasihatını dinleyen yüzbin vatanperver zâtlar ihtilâle karışıp vatan aleyhinde hareket etsinler.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Umuma binler selam ve selametlerine dua eden

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.253