Emirdağ-I 296: Halil İbrahim'in mektubu

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Muhterem, muazzez, mübarek, kıymettar, sevgili Üstadımız Efendimiz Hazretleri!

Bu hafta aldığım mektubunuzda "zaten benim vazifem bitmek üzeredir" cümleleri bizleri yine dağderûn eylemiştir. Evet sizin için alem-i ervaha yürümek ve o nurani âlemin şahikalarında pervaz eylemek matlab-ı a'lâ ve mev'ud-u Kuraniye olduğundan müsterihim. Lakin bu âlem-i fani denilen keşmekeşte huzursuzluk içinde yegane medar-ı tesellimiz olan Üstadımız Efendimizin nazar-ı faniyemizden gaybûbetinin tesiriyle ciğerlerimiz kebab olmaz mı? Sizin ruh-nevâz mektuplarınız bizlere istişmam-ı bûy-u cân vermekte iken canımızın cananımızdan muvakkat iftirakatinden mütevellid inşikâk-ı sadırla mecruh kalbimiz ızdırabât-ı taryânla sekteye uğramaz mı? Zira yegane varlığımız sizden gelen nefha-i ruh idi. Onun inkıtâa uğramasının nâr-ı firkati bizleri deli divane etmez mi?

Evet elimizde Risale-i Nur denilen cadde-i kübra-yı istikamet ve sevâhil-i necata doğru yol açan bir sefine-i Nuh ve bütün nevbaharın lezaiz-i ezharı ve nefha-i ruh-u canfezası ve şifa-yı medarı var. Fakat o şifa kavanozlarının yegane tabib-i hâzıkı ve o sefine-i necatın üstad-ı yektâsı ve o gülistanın biricik bülbülünün nefha-i efzâsı bizlere veda ederek kafile-i envar olan Murtaziye ve Gavsiye zincir-i nuraniyesini devr-i teşkil eden kıtârına iltihak ederse nâr-ı firkat bizleri yakmaz mı?

Evet içinde bir Said'e mukabil binler Said bulunan o eşcar-ı semavînin istişmamı, o bûy-u firdevse nasıl nazar atfedelim? O mücellâ-yı mir'atımız, manzûrumuz oldukça, firkatten gelen derya-yı dümûğ-u telâtümde idare elde kalır mı? Bütün dürbîn-i himmetimiz o kevkeb-i saadetin tulûundaydı. Bizden sonra gelen Risale-i Nur talebeleri için,

رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ عَلَيْهِ رَحْمَةً وَاسِعَةً

“Allah ondan razı olsun ve Allah'ın rahmeti geniş bir rahmet olarak onun üzerine olsun.”

duasıyla iktifa edilen gaybûbetiniz bizler için tahammül olunmaz bir firkat değil mi? Aman güzel Allahım! Üstadımıza daha çok hayırlı ömürler ihsan buyur. Mu'tî-i Hakiki ve her şeye kâdir olan yalnız sensin ve Mucîbü'd-Daavât olan yine sensin. Risale-i Nur talebelerinin dualarını kabule karîn eyle, âmin, âmin, Yâ Muîn!

Sevgili Üstadımız! Gerçi tahammül-ü beşer fevkinde hayatınızın işkencelerini hiç bir beşer çekemez. Siz de dua buyurun, daha çok zaman muammer olunuz. Eğer alem-i bekaya doğru herhalde müteveccihseniz, ben zayıf kardeşini de bırakma. Cenab-ı Erhamürrâhimîn'e tazarru buyurunuz. Her ikimizin ruhunu birlikte kabz buyursun. O nuraniyet âleminde ve o kafile-i envarın etrafında peyk-misal devredelim. Ve himmetlerinizi en âdi talebelerinize dahi o âlemde ibzal buyurup tedris ve tenvir buyurunuz.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Zayıf, âciz, günahkar, kusurlu kardeşiniz

Halil İbrahim

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.316