Emirdağ-I 291: Ahmed Feyzi Kul'un mektubu

-Lahika'ya girsin-

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, üzerinize olsun.”

Çok sevgili, çok mübarek, çok muazzez, çok kıymetli kardeşlerim!

İki seneden beri âdeta aranızdan çekilmiş ve âdeta Risale-i Nur’u ve onun mübeşşir-i efhamını (أفخم) unutmuş gibi sükût ettim. Risale-i Nur bülbülleri şakırken uşşak-ı hakikat şems-i hidayetin avlusunda enva-ı nagamât-ı garâm-âlûd ile terennüm-sâz olurken şems-i Muhammedî’nin (a.s.m.) âhirzamanda defa-i sâniyedeki tulû-u dilferi karşısında hayranlığın en yüce tahassüsatıyla bir cemaat-ı kudsiye, bir hizb-i İlahî, bir ikram-ı İlahînin süruru ile a’zamî bir coşkunluk gösterirken ben hissiz, camid bir taş parçası gibi sustum. Üstad-ı Mübeccel’in firakı ihtimaliyle tahassür volkanları fışkırırken, sadakat fevvareleri çalkanırken ben suyu kesilmiş bir çeşme gibi, bir değirmen gibi susuz, nuru sönmüş bir lâmba gibi ziyasız kaldım.

Fakat aziz, sevgili, mübarek kardeşlerim! Hiç mahz-ı nur-u risalet-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm olan Risale-i Nur’un câzibesine bir defa maruz kalan bir insanın o câzibe-i dilrubâyı terk etmesine, onun münşid-i ecmelinden o maden-i şefkat ve keremden vazgeçmesine imkân var mıdır? Hayır sevgili kardeşlerim, daimi bu biçare, bu pürkusur insan, sizin daimi ve ebedî malınız öz memlûkünüzdür ve rahmet-i İlahiyenin feyziyle onu sizden ayıracak hiçbir kuvvet yoktur. O mahz-ı nur-u Kuranî olan Risale-i Nur’un âzad kabul etmez bendesi, onun menba-ı akdesinin lâ-yen'azil kölesidir.

Sevgili kardeşlerim! İnşallah şimdiye kadar söylemesine müsaade edilmeyen lisanıma müsaade verilecek ve mektuplarım kesilmeyecektir. Bilvesile îd-i adhanızı can ve yürekten tebrik eder, cümlenize karşı hasret ve iştiyakımın hududsuzluğunu arzederim sevgili kardeşlerim.

Pürkusur ve biçare kardeşiniz

Ahmed Feyzi Kul

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.304