Emirdağ-I 281: Zülfikar ve Asâ-yı Musa’daki manası anlaşılmayan müşkil bazı arabî kelimeleri tercüme etmek

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Tekraren bayramınızı tebrik ve Medresetüzzehra’dan medrese-i Nuriyenin kıymetli bir şakirdi olan merhum Ahmed’in vefatını hem sizleri, hem Sava’yı, hem akrabasını, hem kendimi taziye ediyorum. Cenab-ı Hak onun kabrine ve ruhuna Risale-i Nur’dan yazdığı her bir harfe mukabil bin nur ve bin rahmet eylesin, âmin. Ve defter-i a’maline binler hasene yazdırsın ve akrabasına ve ders arkadaşlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin, âmin.

Ben bu mübarek kardeşimizi de Hâfız Ali ve Hâfız Mehmed, Mehmed Zühdü’nün ve üstadlarımın dairesi içinde bütün kazançlarıma hissedar etmeye başladım. Vefat haberini Hüsrev’in mektubunda gördüğüm aynı vakitte mübarek kerimesi Hatice’nin yazdığı Asâ-yı Musa İstanbul’da çok iş görüp kahraman Tahirî ile mektubun geldiği vakit bana getirildi. Hakikaten bu tevafuk cidden beni o zâtla çok alâkadar eyledi, derince ağlattırdı. Cenab-ı Erhamürrâhimîn ruhuna binler rahmet eylesin, âmin.

Sâniyen: Çok faal ve imanı ve ihlası çok kuvvetli Ahmed Nazif evvelce yazmıştı ki: "Zülfikar ve Asâ-yı Musa’daki manası anlaşılmayan müşkil bazı arabî kelimeleri tercüme etmek, makine ile tab edilen o risalelerin âhirine rabtetmek, hem yanlışların bir fihristesi yapılsın onu da o kelimelerin tercümesi gibi makine ile tab edilenlerin âhirine ilhak edilsin" demişti. Bu hizmeti benden isterdi. Benim şimdiki halim ve devam eden hastalığım ve maddi sıkıntılarım müsaade etmiyor. Sizler iki veya üç zâtı bu vazife ile benim bedelime meşgul ediniz. Fakat çok inceden inceye uzun gitmesinler. Hatta manayı bozmayan yanlışlara çok ehemmiyet verilmesin. Hem dikkatle manası anlaşılan arabî kelimeler de tercüme edilmesin, tercüme olsa da kısaca olsun. Hem bir derece Arabî bilen, hem Nurları tam anlayan kardeşlerimizden bu ehemmiyetli vazifeyi ve çok büyük sevabı bulunan hizmeti yapsınlar. Hem bu işde İnebolu ve Kastamonu’daki Hoca kısmı ve Feyzi bu hizmetin bir kısmını yapsınlar. Hem siz ve onlar yaptıklarınız kısmı çabuk bana gönderin, ben de göreyim. Sonra makine ile tab edersiniz.

Sâlisen: Haber verdiğiniz Zülfikar ve Hizbü'n-Nuriye parçaları daha buraya gelmemiş. Hulusi Bey’in manzum fıkrasını Lâhika’ya geçirmek ve mektubunu da münasip kısmını da hem bera-yı malûmat size gönderildi. Mâşallah o kardeşimiz kahramancasına sadakat ve alâkasını muhafaza ediyor. Umumunuza ve iki cenahınız olan Kastamonu ve Denizli vilayetlerindeki kardeşlerimize binler selâm.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.280