Emirdağ-I 294: Bir zaman Barla'da temsil için yazdığım bir risalede..

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelâ: Pek çok alâkadar olduğum ve Risale-i Nur'un gayet ehemmiyetli bir merkezi ve az zamanda, pek çok Nur işini gören Denizli Hüsrev'i ve gayet ciddi ve sadık rüfekaları, hususen Hâkim-i Âdil ve Muharrem ve Hâfız Mustafa vesairenin namına bayram tebrikiyle, Hasan Feyzi'nin şiddetli ve tehlikeli hastalığını beyan eden bir mektubu, çok ehemmiyetli bir kardeşimiz olan Muharrem'den aldım. Kanaat-i katiyem geldi ki, Hasan Feyzi, aynen şehid Hâfız Ali (r.h.) gibi, benim musibetimin kısm-ı a'zamını kendine alıp manevi bir fedakârlık eylemiş. Hâfız Ali benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu Hasan Feyzi de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müddette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakta tevafuku, kuvvetli bir emaredir ki, bana çok acıyan ve şefkat eden o kardeşimiz, manen hastalığımı kısmen kendine aldı. Bu dört cihetle tevafuk içinde yalnız bir fark var. Benimki zehirden, tesemmümden; onunki soğuktan gelmiştir. Elbette Hastalar Risalesi bizim bedelimize onu teselli edip, iyadet-ül mariz gibi keyfini sormuş ve hastalıktaki büyük sevaplar ve sıkıntılarını sürura kalbetmiş. Cenab-ı Hak şifa-yı âcil ihsan eylesin, âmin!

Hem O'nu, hem mektup yazanı, hem oradaki bütün Nurcuların ve dostların, hususen hapishanede ve gördüğümüz mahpusların ve hapishanede gördüğümüz memurların bayramlarını ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Sâniyen: Hem Erzurum, hem benim memleketimin, hem Konya'nın hesabına fevkalade Nurların intişarına ve lüzumlu ve layık yerlere yetiştirmesine pek çok hizmet eden ve Santral Sabri'nin tam bir ikinci Sabri'si olan bu Konyalı Sabri kardeşimiz Eşref'le hem bir tebrik mektubu, hem de bayram teberrükü göndermiş. Ben hem O'nun, hem Konya Nurcuları ve ulemaları ve Hicaz'dan gelecek Hoca Vehbi'nin hem haccını, hem bayramlarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Hem Sabri'nin teberrükünü de, hediye kabul etmemek kaideme muhalif olmamak için ona gönderdiğim ve göndereceğim mecmuaların mukabiline olarak, hakkımda ehemmiyetli ahalisiyle çok alâkadar Erzurum hesabına kabul ediyorum.

Sâlisen: Bir zaman Barla'da temsil için yazdığım bir risalede, iki adam, İstanbul'a gidecek. Birisinin yüzde doksandokuz dostu İstanbul'dadır. Onun için oraya iştiyakla gider. Öteki onun aksi, ilâ âhir.. mealinde birşey yazılmış. Şimdi aynen bu hastalığımın ihtarıyla, geçmiş zamana geçtim ve o zamanlarda hayatımı geçirdiğim memleketlerde de hayalen gezdim. O şirin hayatımın devirlerinde, her memlekette yüz dostumdan ancak bir-ikisini görebildim. Ötekiler, berzah memleketlerinde, hatta kendi Nurs Köyümde, birtek amcazadem ve talebem Molla Davud da (r.h.) eski ahbablarım, akrabalarım yanına berzaha gittiğini gördüm. Yirmi seneki ayrı ayrı ikinci vatanım sayılan Barla, Kastamonu gibi yerlerde, üç kısım dosttan ancak iki kısmını gördüm, ötekiler de gitmek üzeredirler. Bu hayalî hakikata binaen, hakikaten Nurların ışığıyla nuranî gördüğümüz berzaha gitmek, bana değil ağır gelmek, belki bir iştiyak verdi. Benim bedelime hem vazifemi görüp, hem sevap kazandıracak yüzer Hüsrevler, Tahirîler, Nazifler, Osmanlar, Abdurrahmanlar, Aliler, Sabriler, Feyziler, Ahmedler, Mehmedler, Âtıflar, Mustafalar, Sadıklar ve hâkeza Nurların bahadırları dünyada arkamda kaldıkları, ölümü bana çok hafifleştiriyorlar. Yalnız günah cihetinde ölüyorum, hasenat cihetinde yaşıyorum diye Allah'a hadsiz şükrediyorum. Umumunuza binler selam.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.310

Emirdağ Lahikası I, Envar Neşriyat, s.184

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.174