Emirdağ-I 277: Hizmet-i Nuriyeye ait bir ikram-ı İlahîyi beyan etmek zamanı geldi

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelâ: Re’fet’in selamet ile ameliyatı ve vazife-i Nuriye başına gelmesi ve çok ehemmiyetli vazifemiz olan tashihe yardım etmesi ve seyahatinde çok âlimleri ikaz etmesi beni çok mesrur eyledi ve hastalığıma bir nevi merhem oldu. Ve o ameliyata gittiği vakit tâ İstanbul’dan ayrılıncaya kadar kendi şahsıma ait şifa duasında şerik oldu ve lâyıktı. Ve orada bana tashihatla yardım etmek fikri şimdi çok isabetli oldu. Çünkü ben şimdi çok yoruluyorum. Hem kuvve-i hâfızam yardım edemiyor. On ve onbeş sene evvel yazılan bazı risaleleri tashih vaktinde başka nüsha ile mukabele olmadan ezber olarak, kelime ve harflerini aynen tahattur etmek bu haletimde ancak hârika olabilir. Bu münasebetle hizmet-i Nuriyeye ait bir ikram-ı İlahîyi beyan etmek zamanı geldi. Şöyle ki:

Nasıl telif zamanında on dakika ve kırk ve bazan bir saatte telif olunan risaleleri, şimdi on günde ne ben, ne başkası yapamadığı gibi; aynen onun gibi bir ikram-ı İlahî olarak hem Barla’da, hem Kastamonu’da yalnız iken; hem dağlarda gezmek ve telif vazifesini de, hususi işlerimi de görmekle beraber hem etrafta pek çok Risale-i Nur müstensihlerinin birinci tashihlerini tevfik-i İlahî ile mükemmel yapıyordum. Hem başka nüshalar ile hiç mukabele etmeden, hem çok zaman evvel yazılan risalelerin en ince noktaları, harflerine kadar ezber tashihe muvaffak oluyorduk. Bazan bir günde, üç-dört risale tashih ediliyordu. Ve yüzer sahife manayı tamamıyla dikkate alıp noksan kelimeler, bazı satırlar noksan kalemimle mükemmel yazılıyordu. Şimdi katiyen hiçbir şüphem kalmadı ki, o acib tashihler ve mukabelesiz her risalenin telif zamanını tahattur edip aynı kelime ve hurufatını ıslah etmek, sırf bir ihsan-ı İlahî ve ikram-ı Rabbanîdir ve hizmet-i Nuriyenin makbuliyetine ve marzî-i İlahî dairesinde olduğuna bir işarettir.

Bugünlerde bu hastalığın tesiriyle bu noktayı anladım. Bazı günde çok meşgaleler içinde yüzelli sahifeden ziyade, Asâ-yı Musa, Zülfikar gibi mecmualardan tashih ederken şimdi mukabelesiz yapmadığım gibi ancak yirmi sahife yapabilirim. Yine şükür ederim. Yalnız olduğum için çok yerlerden gelen nüshaların tashihatına vakit bulamıyorum. İnşallah sizler bundan sonra bu noktadan bana yardım edersiniz. En ziyade noktalar ve harekelerde sehiv düşüyor. Meselâ: Bir müstensih bütün “ihtiyac”ı (احتياج) “ihtiyac” (اختياج) yazmış. (خ) , (ح) olmuş. Tarz-ı telaffuza bakıp noktalar yanlış konuluyor. Hem ilm-i nahv itibarıyla harekeler yanlış düşer. Bu kusurla beraber çok şükür ediyoruz ki, elmas kalemli Nurcular fevkalâde ihtimam ve iştiyak ile mükemmel ve müzeyyen ve çabuk ve tevafuklu yazıp ehl-i imanın yardımına koşuyorlar. Hatta bir-iki gün evvel kitaplar içinde Ispartalı Halil İbrahim’in yazısıyla bir Zülfikar elime geçti. Baktım ki, baştan aşağıya kadar öyle süslü ve şirin bir tezyinat ve benim çok hoşuma giden bir tarzda yazılmış, tezyin edilmiş. Bin mâşallah ve bârekallah dedim. Bu nüshanın bana geldiğini bilmiyordum. O nüshayı birden bulmuş kadar memnun oldum.

Sâniyen: Küçük Isparta’nın makinesinin faaliyette olduğu, bizlere ve Anadolu’lu ehl-i imana büyük bir ihsan-ı İlahîdir. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin, âmîn. Ve Medreset-üz Zehra’nın şimdilik kâğıtlarının bulunmaması, fakat Hüsrev’in kalemi ihzariye için onun mukaddemesini yapması cihetiyle o teehhür zarar vermez, belki bir hikmeti var, hayırdır. Yahut faaliyetlerine karşı ya bir dost maslahat niyetiyle bilmeyerek veya bir muarız düşmanlık ederek bir bulantı vermiş. Merak etmeyiniz, hiç ehemmiyeti yok. Muarızların üflemesiyle o parlak dağ gibi Nurlar sönmez, belki daha ziyade ışıklanır. Hem beş vecihle ibadet olabilen Nurların kalemle kitabeti ve yazıyla Medresetüzzehra’nın faaliyeti manevi ve hiç durmaz bir makinedir. Umumunuza binler selâm.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz ve duanız bereketiyle hastalığı hafifleşen

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.273