Emirdağ-I 249: Asâ-yı Musa, küfür ve isyan kayalarını parçalayacak (Mustafa Osman)
Az bir zamanda Nurlara çok hizmet eden Mustafa Osman kardeşimizin bu fıkrası Lâhika’ya girsin. Said
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”
Çok aziz, çok mübarek, çok sevgili ve çok müşfik Üstadımız Efendimiz Hazretleri!
Sâniyen, bu son sevimli ve müjdeli mektuplarınızın âhirindeki “Latif bir tevafuktur ki” kelime-i mübarekesi ile başlayan ve Zülfikar-ı Mucizatın makine ile tabına başlar başlamaz hemen zuhur eden inayet ve eltâf-ı Rabbaniyeyi müjde ve daha silsileler halinde zuhur edeceğini (Bir fâl-i hayırdır) müjdesiyle ihbar ve ihsas eden latif, kıymetli hâşiyeniz, bizleri de diğer Nurcu kardeşlerimiz gibi çok mütehassis, çok memnun ve biz Nurculara her an, her zaman lütuf ve inayetini bol bol ihsan eden, ihsas eden Latîf-i Zülcemal, Kahhar-ı Zülcelal ve Aziz-i Zûintikam hazretlerine hadsiz ve nihayetsiz hamd ü senalara ve şükür secdelerine sevketti. Ve siz mübarek ve sevgili Üstadımıza ihanet ve Risale-i Nur’un fütuhatına sed çekmek isteyenlerin cezalandığını duymak siz sevgili Üstadımızın kalb-i şeriflerine ârız olarak biz biçarelere kadar sirayet eden ızdırab ve teessüratı izale ve mahzun ve mükedder ağlayan kalblerimizi ferahlandırdı.
Aziz ve sevgili Üstadımız! Mukaddemen Asâ-yı Musa’nın kaleme alındığı sırada bazı keramet-i Nuriye merkezde görülmesi üzerine tebşir ve işaret buyurduğunuz gibi Eskişehir müjdenizi takiben Zülfikar-ı Mucizat’ın tabı henüz hitama ermeden en büyük keramet ve mucizatını o merkezde ve Süfyan’ın kendine taptırmak için âbide olsun diye rekzettirdiği âfilesinin yanıbaşında gösterdi.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى
“Elhamdulillah, bu Rabbimin bir fazlıdır.”
Sevgili Üstadım! 10 Ramazan Perşembe günü, Zincirli Câmi-i Şerifinde bir başçavuş tarafından ezan-ı Muhammedî (a.s.m.) okunmuş, inzibatlar tarafından götürülmüş ise de serbest bırakıldığı şâyi olmuştur. Yine bunu takiben yarınsı günü Cuma namazında Hacı Bayram Veli kuddise sırruhu câmi-i şerifinde bir kardeşimizin bizzât duyduğu üzere bir asker tarafından yine ezan-ı Muhammedî’ye (a.s.m.) başlanmış, fakat bir gürültü patırtı olarak bıraktırılmış. Câmi, cemaat birbirine girmiş. Müteakiben tekrar bir sivil şahıs yine başlamış ve büyük bir kargaşalık yine bıraktırılmış. Okuyanları almışlar, götürmüşler. Fakat henüz neticesi malum olmamış.
Bu hâdise-i azîmelerin birbirini takip etmesiyle velev ki bir hadise çıkarmak kasdıyla müstebidlerin eseri dahi olsa, bu fakir ve âciz şu kanaata âcizane olarak vardım ki, artık nur eser harekete geçti. Esasen
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
“Bâkî olan sadece O’dur”
Çok kusurlu ve dualarınıza çok muhtaç
Mustafa Osman
Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.214