Emirdağ-I 246: Fuadiye Risaleciği (Haşir Meselesine Bir İzahlı Haşiye) hakkında

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşim Abdülmecid!

Evvelâ: Hem ramazanınızı, hem leyle-i kadrinizi, hem bayramınızı tebrik edip, merhum Fuad’ın vefatı senin tam intibahına sebeb olmasını tahsin ve takdir ve tebrik ediyorum. Senin Meyve’nin Yedinci Meselesine bir haşiye ve izah fikriyle yazdığın Fuadiye Risaleciğini on mektup yerinde kabul ettim. Hatta kısm-ı a’zamını Lâhika’ya yazmak niyet ettim. Fakat bazı cümleleri Risale-i Nur’un mesleğine ve meşrebine uygun gelmediğinden şimdilik ıslah ve tadil etmeye hâlim müsaade etmediğinden bayramdan sonraya tehir edildi. Meselâ:

Her zaman zikr-i cemilin benim vird-i zebanım

Kalb senindir, dil senindir, dil de senin her zaman.

fıkrasını senin gibi Nur’un bir şakirdi mahdumuna söylemez.

Hem meselâ: لَوْلاَكَ لَوْلاَكَ لَمَا خَلَقْتُ الْأَفْلاَكَSen olmasaydın, sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.” beyanında “Bu hitab zâhiren Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'a müteveccih ise de, zımnen hayata ve zevilhayata raci’dir” fıkrası, tadile muhtaçtır. Çünkü küllî hakikat-ı Muhammediye (a.s.m.) hem hayatın hayatı, hem kâinatın hayatı, hem İsm-i Azam'ın tecelli-i azamının mazharı ve bütün zîruhların nuru ve kâinatın çekirdek-i aslîsi ve gaye-i hilkati ve meyve-i ekmeli olmasından, o hitab doğrudan doğruya ona bakar. Sonra hayata ve şuura ve ubudiyete onun hesabına nazar eder.

Hem meselâ: Felsefeye temas eden bazı cümleler, "Mürur-u zamanla kabuk bağlamış, sonra toprağa inkılab etmiş, sonra nebatat husule gelmiş, sonra hayvanat vücuda gelmiş" gibi tabirler, icad ve hilkat-i İlahiye noktasında felsefîdir, Risale-i Nur'un sanat ve icad-ı İlahî cihetindeki beyanatına münasip düşmüyor.

Kardeşim Abdülmecid! Her ne ise, bu küçücük kusurla beraber sen, haşir hakkında, Nur'un emsalsiz hüccetlerinden tam ve mükemmel bir ders alıp, Eski Said'in mümtaz bir şakirdi olduğun gibi, inşallah Risale-i Nur'un dahi mükemmel bir şakirdi ve dikkatli bir muallimi olacağına kuvvetli bir hüccettir. Ben müsait bir vakitte bazı kelimeleri ya ıslah veya tadil ederek "Haşir Meselesine Bir İzahlı Haşiye" namında Lâhika'ya dercetmek için senin gibi Nur'dan tam ders alanlara göndereceğim. Sen evlâdlarınla beraber başta Fuad, her gün dualarımda ve manevi yanımda bulunuyorsunuz. Ve senin şimdi vazife-i resmiye cihetiyle çocuklara Kur'an-ı Azîmüşşan'ı okutmanı bütün ruh u canımla tebrik ediyorum. Bin bârekallah derim.

Hem civarınızda, hem memlekette bütün dost ve akrabalara selâmımı tebliğ ediniz. Şimdi Zülfikar-ı Mucizat ve Asâ-yı Musa mecmuaları teksir makinesiyle iki merkezde tab'edilmesinden, sen bütün kuvvetinle ve tashih cihetinde güzel kalemin ile ve dikkatli ilmin ile tam alâkadar ol.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.205

Emirdağ Lahikası I, Envar Neşriyat, s.175

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.165

Abdülmecid Nursi hattıyla yazılmış Fuadiye Risaleciğinin kapağı ve Üstad’ın mevzubahis ettiği yerlerin bir kısmı.