Emirdağ-I 240: Isparta'nın acib yangınında musibetzedelerin elemlerine ben cidden iştirak ediyorum

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelâ: Isparta'nın acib yangınında musibetzedelerin elemlerine ben cidden iştirak ediyorum. Çünkü müteaddid vecihle ben Ispartalı olduğum gibi, o mübarek şehir, taşıyla toprağıyla nazarımda çok ehemmiyeti var ve Nurların Câmi-ül Ezher'i ve Medreset-üz Zehra'sının merkezi hükmündedir. Benim tarafımdan o musibetzedelere deyiniz ki: "Nass-ı hadîsle, böyle musibetlerde ehl-i imanın zayi olan malları tam sadaka hükmündedir. Hususen bu zamanda, yüz sadaka kadar o fâni malları, bâki ve daha çok ebedî mallara inkılab ederler. Onun için sabır içinde bir cihette şükretmek gerektir. İnşallah dünyada dahi o keffaret-üz zünub olan zayiatın yerine Erhamürrâhimîn ihsan eder. Geçmiş olsun, başınız sağ olsun, faydasız merak etmeyiniz deyiniz."

Sâniyen: Bu çeşit kazaların bir sebebi, beşerin çirkin bir hatası bulunmasından, bu Ramazan-ı Şerif'in hürmetini ve kıymetini muhafaza etmek ve Nurları himaye etmek, her yerden ziyade Nurların menbaı ve medresesi olan Isparta borçludur ve vazifesidir. Ve sefahetlere karşı şeair-i İslamiyeyi muhafaza etmekle mükelleftir.

وَاتَّقُوا فِتْنَةً لاَ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً

“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının.” (Enfâl Sûresi, 8:25)

sırrıyla bazı zalim ve fâsıkların yüzünden çok masumlar yanar ve bela görür. Acaba burada yani Emirdağında ve başka yerlerde Nurlara ilişmeleri gibi belaların def’ine bir vesilesi olan Risale-i Nur’u orada da bir derece susturmasına bir gizli teşebbüs mü var ki, müteaddid vakıa ve tecrübeler ile olduğu gibi yine o zalimane hücumu durdurmak için bu semavî ve ateşli hadise çıktı. Hakikaten ben her vakit kalben titredim. Aman! Isparta şakirdlerine ilişmesinler diye çok merakla her haftada gelecek mektubu bekliyorum.

Sâlisen: Resmî bir hoca ve bid’alara taraftar, vazifesi itibarıyla Nurların parlak fütuhatına karşı bir bulantı vermek için hiç bir şeyi bulmayarak yalnız yüz cevabı bulunan bir kelimenin istimalini bahane bulmuş ki size bir suret-i cevabı gönderilmiş. Bundan anlaşılıyor ki, münafıklar Nurlara karşı bid’a taraftarı olan hocaları istimal ediyorlar. Münafıkların başka planları akîm kalmasından, bu elîm ve acı ve bulandırıcı ve tesirli planı istimal ediyorlar. Nurcular gayet ihtiyat ve dikkat ve metanet ve muterizleri aldırmamak ve münakaşa etmemek ve habbeyi kubbe yapmalarına karşı, ortalıkta binler ekber-ül kebairi görmüyorsun. Bir küçük ve günahsız bir sehvi görüyorsun. Belki bu “aziz” kelimesi gibi şimdiye kadar on defa olduğu gibi tam doğru ve hakikat bir meseleyi kendi bilemiyor. "Yanlıştır" der, kendisi hata eder.

Râbian: İnebolu hem Zülfikar’ı eski harfle, hem Asâ-yı Musa’yı yeni harfle makine ile yazıyor mu ki, ikisinden nümune gönderildi. Eğer öyle ise, yüzbin bârekâllah deriz. Umum kardeşlerimize selam ve selametlerine dua ederiz ve dualarını rica ederiz.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.193

Emirdağ Lahikası I, Envar Neşriyat, s.175

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.165