Emirdağ-I 300: Rumuzat-ı Semaniye'yi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş..

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelen: Bana gelen Zülfikar Mecmualarının içinde ehemmiyetli sehivler bulunuyor. Kısmen tashih ediyorum. Fakat bazı küçücük sehivler var ki, ehemmiyetli manayı bozar. Meselâ dört-beş nüshada aynı sehvi gördüm ki, Mucizat-ı Kuraniye zeyillerinden “Kenz-ül Arş duasından gelen birinci nükte-i Kuraniye” namında olan İkinci Nükte-i Remziye’deki ondokuz defa "gelmesi" kelimesi gelmiş. Birinci sahifenin ortada ve âhirinde hem yâ’nın (ى) hem mim’in (م) hem lâm’ın (ل) ve nida vaktinde İsmullah’ın başında bulunan yâ (ى) ondokuz bin küsur olmakla hem lâm’ın (ل) hem hâ’nın (هـ) hem vav’ın (و) adedlerine muvafık gelmesi..

Bu ikisinde sehiv var. (Makinede bu sehiv yazılmış, tashih edilecektir.) “lâ’nın (لا)” yerinde, “lâm’ın (ل)” yazılmış. Nûn (ن) yerinde, mim (م) yazılmış. Ehemmiyetli bir sehivdir. Çünkü Kuran'da lâm (ل) otuzbindir. Remz’in başında Lafzullah’tan alınan lâ (لا) ondokuz bindir. Ondokuz bin nûn (ن) yerine, mim (م) yazılsa manası bozulur. Elime gelen nüshalarda iki yerde lâ’nın (لا) yerinde lâm (ل) yazılmış.

Hem Sekizinci Remz’in âhirinde Fatiha-i Şerife hurufatının ebcedîsi onbin olarak bâ’nın (ب) onbin, hem tâ’nın (ت) onbin... Bu cümle sehven yazılmamış, yazdığımız nüshalarımız doğrudur. Bu cümlede sehven “hem yâ’nın (ى) onbin” dahi yazılmış, o sehivdir. yâ (ى) onbin değildir. Yâ’yı (ى) çeviriniz, bu sehvi çabuk tashih ediniz. (Haşiye) Hem Nazif’e de bildiriniz. Benim tashihimden geçen nüshalara da bakınız, belki ben de acele ile tashih edememişim.

Haşiye: Hatta rahatsızlığımdan kalemimle yazamadığım ve tam tashih edemediğim için bu mektubu yazdırdığım şakird dedi: Acaba bir dinsiz doktor Onuncu Söz’ün tabında, en mühim yerinde sahifelerini değiştirip o hârika risalenin kıymetini düşürmek için olmasın mı?.. Masum kâtiplerin haberi olmadan kıskanç bir hocanın bu gayet mühim ve hârika Remzin iki parçasında kalem karıştırmasın mı?.. Sonra kâtipler dikkat etmeyerek öylece yazılmış. Şimdi madem bunlara herkes bakmaya başlamış. Böyle ehemmiyetli sehivler, makine mahsulâtında da ve sair nüshalarda da çabuk tashih edilmeli.

Sâniyen: Medreset-üz Zehra’nın namına demirbaş bir şakirdin bayram teberrükü tatlısını ve Kastamonu Hüsrev’i Feyzi’nin Nur cüzlerinden şirin teberrükünü aldım. Cenab-ı Hak onlardan ve sizlerden ebeden razı olsun. Konyalı Sabri’nin güvercin hâdisesi hem Nurların kerameti, hem onun Nurların neşrinde muvaffakiyetkârane faaliyetinin makbuliyetine bir işaret olmasından Lâhika’ya geçmek hakkı vardır. Hasan Feyzi’nin hastalığı ne derece, ne vaziyettedir, bana bildiriniz. Cenab-ı Hak şifa versin, âmin. Ben çok merak ediyorum.

Sâlisen: Rumuzat-ı Semaniye'yi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş, hem benim eski mahfuzatıma itimad ederek, takribî iki mikyas yaptım. Onunla, hem eski ulemanın hesaplarına binaen hurufat-ı Kur'aniyenin i'caz cihetinde esrarını yazdım. Sonra da meşhur Kamus-ül Lugat sahibi Mecdüddin Firuzabadî'nin, El-Mikyas namındaki tefsir-i meşhur ve makbulünün hurufat ve kelimat-ı Kur'aniyeye dair beyanatına baktık. Yüzde doksanı bizim hesabımıza tevafuk etmiş. Yalnız beş-on yerinde muhalefet gördük. Sonra tahkikî bir hesap yaptık. Bizimki doğru, onunki matbaaların sehvi olduğu tahakkuk etti. Madem böyle azîm yekünlerdeki tevafuklara küçük küsüratlar ve küçük farklar zarar vermez diye daha tam tamına tahkikî bir tarzda bütün Kur'anı, bütün hurufatıyla ve kelâm ve kelimatıyla hesap etmeye ve letaif-i i'caziyeyi onunla tam takviye etmeye vakit bulamadım. Zalimler, bana vakit bırakmadılar. Ben de o takribî mikyaslarımla ve mahfuzatımla ve eski ulemanın hesablarına ve Kenz-ül Arş duasındaki adedlerime iktifa eyledim.

Bu salisen fıkrasını münasip görseniz makine ile çıkan Mu'cizat-ı Kur'aniye zeyillerinin münasip yerinde derc edersiniz. Umumunuza binler selam.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Duanıza muhtaç kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.330

Emirdağ Lahikası I, Tenvir Neşriyat, s.172