Emirdağ-I 317: Merhum Hasan Feyzi nevinde bir sünbül orada inkişafa başlamış

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Hadsiz hamd ve şükür Erhamürrâhimîn’e ki sizleri Zülfikar’ın hizmetinde muvaffak eylemiş. Hitâma yakınlaşmanızı bütün ruh u canımla tebrik ediyorum. İnşallah Nur’un daha çok mecmualarını yazmasına muvaffak olursunuz. Başta Münacat ve âhirinde tensibinizle Denizli Müdafaanamesi dercedilen Manevi Tarihçe-i Hayat Mecmuası ile ve size gönderdiğim Tılsımlar Mecmuası, ikisi evvel yazılsın. Eğer ikisi beraber olmazsa, Tılsımlı Mecmua takdim edilse münasiptir. Sonra Sikke-i Gaybî ve Lâhika ve sizin münasip gördüğünüz mecmualar, İnebolu ve daha yeni meydana çıkacak kahramanlarla teşrik-i mesai ve taksim-ül a’mal ile yazdırırsınız. Bütün çektiğimiz sıkıntıları ve ızdırablarımızı hiçe indirirsiniz. Belki o elemleri sürurlara, lezzetlere çevirirsiniz.

Sâniyen: Kahraman Nazif’in İnebolu fedakâr kardeşleriyle mükemmel çalışmaları, hususen ikinci bir Salahaddin olan Küçük İbrahim kendi hanesini gecede Nurlara dershane yapması ve sair fedakâr arkadaşları Zülfikar’ın tashihatına ve sair hizmetlerde ve lügatlerin tercümelerinde ve hata-savab cedveli yapmakta şevkle çalışmaları, Nur dairesini belki bu memleketi minnettar ediyor. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin ve onlardan ebediyen razı olsun, âmin. Nazif’in bazı noktalarda, Sure-i Alak’a ait remizde "ikinci letafet nüshalarımızda ve fihristede yoktur" der soruyor. Benim yanımdaki nüshalarda da yoktur. Acaba اِنَّ الْإِنْسَانَ لَيَطْغٰى “Muhakkak insan azgınlaşır.” (Alâk Sûresi, 96:6) ‘ya ait mahrem sırra dair olmasındanmıdır ki yazmamışım veyahut ben yazmışım müstensihler sehvetmişler diye şimdilik bilemiyorum. Zaten mana bozulmasa böyle küçük noksanlar, dikkatle anlaşılacak nokta ve harflerdeki sehivlerin o kadar ehemmiyeti yoktur. Bin bârekâllah Nazif hassasiyetle belki asabiyetle dikkatli ve ehemmiyetli yazıyor. Mâşallah o kardeşimizin ziyade hassasiyet ve asabiyeti ve ihtiyatı gerçi bir derece kendi istirahatine dokunur, fakat Risale-i Nur’un hizmetinde tam fayda veriyor, zararlara mâni oluyor.

Sâlisen: Hakikaten Merhum Hasan Feyzi gibi az zamanda çok hizmet eden ve Nurlara karşı pek çok ciddi alâkadar olan Mustafa Osman’ın hizmetinin makbuliyetine bir delil olarak, Hasan Feyzi’nin ve onun ruhlarında ve sadakatlerinde iki muallim olan Ahmed Fuad ve Mustafa Sungur ve iki yüksek talebe olan Mustafa Oruç ve Rahmi’yi bulması ve Risale-i Nur’un o kuvvetli ellerle hizmetine çalışması, o havali için büyük bir saadettir. Hem bazı cümleleri tâdilatla beraber Lâhika’mıza geçirdiğimiz Mustafa Osman’ın ve muallim Mustafa Sungur’un müşterek acip mektupları gösteriyor ki, Merhum Hasan Feyzi nevinde bir sünbül orada inkişafa başlamış. İnşallah çok biçarelerin imanını kurtaracaklar. Hususen onların mahiyetinde ve Isparta’nın küçük masum kahramanlarına benzer Rahmi namında ondört yaşında bir mektepli çocuğun fedakârane Nurların derslerini gaye-i hayat bilmesi, bizleri ve Nurcuları cidden sevindiriyor. Ve o havali için gençlerin kurtulmasına bir fâl-i hayırdır.

Risale-i Nur’un Zülfikar ve sair mecmuaların intişarı için büyük yardımlarda bulunan ve merhum şehid Hâfız Ali’nin en mükemmel tarzda yazdığı ve Nur fabrikasında tam çalışkan bir arkadaşı ve sâdık bir vârisi olan Hâfız Mustafa’nın eline emanet bırakılan bütün Risale-i Nur eczaları onun eline geçmesini temin eden Ahmed Fuad’ı ve emaneti ona teslim eden kardeşimiz Hâfız Mustafa’yı ve Safranbolu memleketini ve oradaki kardeşlerimizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz. İnşallah Zülfikar’a verdiği herbir banknota mukabil, bin kâr görecek, binler hayırlara medar olacak. Hem ona, hem kardeşlerinden Hatip İbrahim’e, hem yeni bir fedakâr muallim olan Mustafa Sungur’a ve küçük bir Salahaddin olan Rahmi’ye ve başta Mustafa Osman ve Hıfzı olarak oradaki bütün kardeşlerimize selam ederiz.

Râbian: Risale-i Nur’un erkânından ve Merhum Hasan Feyzi’nin aynı mahiyetinde ve harika sadakatinde olan Halil İbrahim’in Hasan Feyzi’nin vefatı hakkında hem bizi, hem umum Nurcuları, hem memleketini tâziye eden güzel mektubunu, hem Ahmed Fuad’ın mektubunu, hem iki Mustafa’nın vesika ve ehemmiyetli mektubunu Lâhika’ya yazdık ve size de gönderiyoruz. Ve "Zekâi ve Ahmed Feyzi eski makamlarını tam muhafaza ediyorlar" diye selamımla tebliğ ediniz. Ve müjdeli mektubunuzu aldığım aynı zamanında bize müjde verildi ki, "mekteplerde din dersleri okunacak" diye radyo söylemiş.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Umumunuza binler selam ve dua eden hasta kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.376