Emirdağ-I 237: Bu “Aziz” kelimesini sıfat olarak kardeşlerime vermemin sebebi

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim! Bu mektubu Konyalı Sabri'ye göndermişim. Size de bera-yı malumat gönderildi.

Aziz, sıddık kardeşim Sabri! Ramazanınızı tebrik ediyoruz. O hocanın “Aziz” kelimesine itirazına deriz:

Evvelâ: Eskidenberi ehl-i ilim mükâtebelerinde “Aziz kardeşim, aziz arkadaş” ve umum halkın muhaverelerinde “Azizim, azizim” tabirleri, sıfat ve mana-yı lügavî itibarıyladır. Hem يُعِزُّ مَنْ يَشَاءُDilediğini aziz kılar” sırrına göre insana verilen “aziz” lafzı, İlm-i Sarf usûlünce faîl-i binâ-yı mef'uldür, yani "izzete mazhar olmuş" demektir.

Sâniyen: Gerçi “Aziz” ismi esma-yı hüsnadandır. İsim olarak başkada istimal edilmez. Fakat manası itibarıyla sıfat olarak daima hem aziz, hem esma-yı İlahîden Halîm ve Hakîm ve Mâlik ve Melik ve Alîm ve Âlim ve Mü’min ve Semî’ ve Basîr gibi çok istimal edilmiş. Hiç kimsenin hatırına itiraz gelmez. Yoksa

اَلسَّلاَمُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ

“O, Selam (barış ve esenliğin kaynağı), Mü’min (güvenlik veren), Müheymin (gözetip koruyan), Aziz (mutlak güç sahibi), Cebbâr (dilediğini yaptıran) ve Mütekebbir (büyüklükte eşsiz) olan Allah'tır.” (Haşr Sûresi, 59:23)

اِنَّ اللّٰهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

“Şüphesiz Allah Aziz’dir (mutlak güç sahibidir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir.)” (Bakara Sûresi, 2:220)

deki Mü’min ismi, sıfat manasıyla umum mü’minlere ümmetçe verilmesi ve Hakîm ismi, sıfat manasıyla bütün doktorlara bütün halk tarafından istimal edilmesi, o zâtın itirazına göre hata ve günah olmak lâzım gelir. Bunlara kıyasen Mâlik ismi ve Semî’ ve Basîr isimleri, sıfat manasıyla herkese her vakit veriliyor.

Sâlisen: Benim de eski ulemaya iktidaen bu “Aziz” kelimesini sıfat olarak kardeşlerime vermenin sebebi ise: Onlar dini ve ilmi dünyaya âlet yapmadıklarından ilmin ve dinin izzetini muhafaza ettiklerinden, -temsilde hata yok- Yusuf'un (a.s.) Aziz-i Mısır olması gibi bunlar da derecelerine göre bu asrın azizleridirler. Cenab-ı Hak onları aziz ediyor. يُعِزُّ مَنْ يَشَاءُDilediğini aziz kılar” sırrına mazhar ediyor, diye istimal ediyorum.

Râbian: Öteki hocanın de “Fecet” (فجت) kelimesine şüphesi manasızdır. Çünkü bu kelime Süryanîdir. İmam-ı Gazalî, İmam-ı Nureddin’den aldığı dersle Celcelutiyedeki bütün Süryanî kelimelerini tefsir etmiş. “Fecet ise; musibet, helâket, hata, bela gibi manadadır” demiş.

Hâmisen: Vehbi Hoca’nın hacca gitmesi mübarektir. Allah selamet versin. Oradaki bütün ulemaya ve müftüye ve Nurculara çok selam ederim ve dualarını rica ederim. Senin mübarek mahdumunun güzel manzumesini daha okuyamadım. Sonra bakarım.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.184

Mektubun Üstad tarafından yazılmış orijinalinden bir parçası. (Görsel: Bediüzzaman Said Nursî ve Hayru’l-Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, c.2, s.623)