Emirdağ-I 228: Elmas kalemler “Makine geldi, hizmetimiz hafifleşti” demesinler

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدَ الْآبِدِينَ

“Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketleri ebedlerin ebedi olarak sizin üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelâ: Sizin üç merkezde üç makineye dair müjdeniz, Nur’un fütuhatına geniş bir zemin ihzar edilmiş diye bütün ruh-u canımla mesrurane şükrettim. Tashihat hakkındaki endişelerim kalmadı. Çünkü sizler daima başında bulunacaksınız. Hem bu pek büyük hizmet-i imaniye temiz, kuvvetli, mübarek ellerinizle olacak, matbaacıların kirli elleri karışmayacak. Hem yine tekrar ederim ki, en ehemmiyetli mesele, tashihine dikkat etmektir. Az olsa, yanlışsız olsa daha iyidir. Rakipler tarafından medar-ı itiraz ve tenkid olmamak için sıhhatine ihtimam etmek gerektir ve şimdilik eski yazı ile olsa daha münasiptir. Tevafuk muhafaza edilmese de zararı yok, belki kendine mahsus başka tevafuk çıkar. Hem madem iki sahife yazılsa tereşşuh eder, İnebolu gibi uzun kıt’ada yalnız bir sahife yazılsın. Hem elmas kalemler “Makine geldi, hizmetimiz hafifleşti” demesinler. Belki daha parlak bir faaliyet meydanı açıldı. Yüzer nüshaların tashihatı ve yüzer risalelerin ayrı ayrı ve beraber yüzbinlere yetiştirmek için beş nevi ibadet hükmündeki kalemle yazmak vazifesi, başka tarzda inşallah ziyadeleşecek, noksan olmayacak.

Sâniyen: Şimdilik asabiyetle haricî ve dâhilî cereyanların mücadeleleri içinde, Dâhiliye Vekilini mahkemeye vermeye dair pek kuvvetli açık mektubum gazeteye ve makamata verilmemesi isabettir. Yoksa istibdad-ı mutlakın pek zahir bir misalini gösterdiği için, çok dedikodulara sebep olup nazar-ı dikkati bize celbedecekti. Halbuki maslahatımız, onlar bizi düşünmemektedir.

Sâlisen: Uşak’ta İmam İzzet masum evlâdlarıyla (Şâkir, Şeref, Fahreddin) ve orada mektubunda isimleri bulunan şakirdler ile yazdıkları uzun mektubunu okudum. Mâşallah, bârekâllah dedim. İnşallah hanesini ve köyünü tam nurlandıracak. Homalı Mehmed Ali’nin de samimi ve hâlis fakat imlâsız mektubunu okudum. Veffakakellah ve bârekâllah dedim. Onlara ve rüfekalarına selam ve ramazanlarını tebrik ederiz. Umuma selâm.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kardeşiniz

Said Nursî

Haşiye: Kusura bakmayınız, başımı kaşıyacak kadar vaktim yok, meşgalem çoktur.

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.162

Mektubun Üstad tarafından yazılmış orijinalinden bir parçası. (Görsel: Bediüzzaman Said Nursî ve Hayru’l-Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, c.2, s.893)