Emirdağ-I 232: Hüsrev'in mektubu

Hüsrev'in mektubudur. Lahika'ya..

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Çok aziz, çok mübarek, çok kıymettar, çok sevgili Üstadımız Efendimiz Hazretleri!

Arz-ı tazimât ve takdim-i ihtiramât ile hâtır-ı şeriflerinizi sual eder, sıhhat ve âfiyetinize dua ederiz. Yine her vakit olduğu gibi bu defa da huzur ve sükûnunuzu bütün bütün ihlâl eden ve hiç yoktan sebepsiz on defadan fazla hükümete celp edilmeniz hadisesine son verilmek üzere, Emirdağı kardeşlerimize hitaben yazılmış acıklı bir pusulanız ile birlikte sevgili Üstadımıza ve nurlara yapılan bu tahkirkârâne ihanet ve şetimlerinin cezası olarak bir gecede dört defa şiddetli gelen zelzele ile Risale-i Nurun tatiline rıza göstermeyen ve sevimli müellifinin hiçbir tevbih ve tahkire hedef olmasına müsaade etmeyen inayet-i İlahiye yalnız Emirdağında değil, silsilevarî alâkadar olan Afyon ve Ankara'da dahil olmak üzere zalimleri korkutması ve titretmesi ile, Risale-i Nur'un bir vesile-i def-i belâ olduğunu tekrar gösterdiğini bildiren acıklı bir mektubunuzu ve beraberinde Emirdağı Zabıtası ile bir hasbihalinizi ve kaymakamın cebrî emriyle sevgili Üstadımızı hükümete istemeleri üzerine onlara söylediğiniz ifadelerinizi aldık.

İki gün sonra çok uzaklardan sevgili Üstadımızla görüşmek için gelen ve zaruretle görüşemeden giden zatların, sûrî bir saat sohbete mukabil Asa-yı Musa ile bir sene manevi sohbet etmeleri, hem müellifinin en ince hissiyat ve latifeleriyle en yüksek ve en dakik hakikatleri en nurani ve en nâfiz ve en ulvi makamdan aldığı dersi müstefidane dinlemelerinin ehemmiyet ve kıymetini çok güzel bir surette izah eden.. ve sevgili mübarek Üstadımızın müdafaatındaki zelzelelerle alakadar olan ve şiddetli olduğu halde zararsız geçen bu dört zelzelenin bir hikmeti mübarek Üstadımızı tekrar cebren hükümete götürmek için emir alıp sevgili Üstadımızın kapısına gelen bir onbaşı ile bekçilerin, Sevgili Üstadımız kendi kapılarını kilitlemeleri üzerine: "Biz vazifemizden istifa ederiz, bu kapıyı kırmayız" deyip geri dönüp gitmeleri ve sevgili Üstadımızı daha çok rencide etmemeleri gösterilen.. Ve eğer bu maddeten küçük medrese-i nuriyenin kapısı kırılsa idi, Denizli Hapsinde gelen zelzeleler gibi dehşetli zelzelelerle inayet ve rahmet-i İlahiye imdada geleceği tebşir edilen.. sabır ve tahammülde temkin ve sükûnda harika metanet gösteren sevgili Üstadımıza bu hâl-i esefin şimdiye kadar gördüğü işkenceli azaplardan daha çok ağır geldiğini ve fakat nur ve nurcuların hâtırları için sükûnetin kati lüzumu sevgili Üstadımızı teskin ettiğini işâr eden.. ve Sava kahramanlarından nurcu Marangoz Ahmed'in sevgili Üstadımız için Davraz Dağı'nın başında uhrevi bir menzil yapmak arzusundaki mektubunun ba'd-et tashih ve tadil lahikalarımıza kaydedilmesi hakkındaki bir diğer hüzünlü mektubunuzu aldık. Hepsini de birlikte Marangoz Ahmed'in mektubunu da tashih ve tadil ederek lahikalarımıza kaydedip arkadaşlarımıza tamamen gönderdik.

Aziz ve mübarek Üstadımız! Bu hüzünlü ve elemli yazılarınız bizi de pek çok muztarib bir halde bırakmış. Fakat inayet-i İlahiyenin yâr olup yardıma koşması ve sevgili Üstadımızın izzet ve şerefini, haysiyet ve refahını çok defalar bizim için terk ederek bu kadar gadirli işkenceli azapları hazmetmesi bizi çok şükrettirdi. Ve sevgili mübarek Üstadımızın sabır ve tahammülde daha çok metin olmaları için dua ettirdi.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Kusurlu talebeniz

Hüsrev

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.167