Emirdağ-I 331: Sabri'nin bir mektubu

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا بَاقِيًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî, bâki ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Üstad-ı eazz-ı ekremim Efendim Hazretleri ve pek sevgili halaskârımız!

Bizler şöyle bir kanaate bağlıyız ki, şu zulüm ve zulümat asrında ferâiz-i diniyyeden olan menâsik-i haccı bizzarure eslem tarîk ile ifa edemeyen ehl-i iman ve sahib-i takva ve vicdanın her an mükedder ve muazzebiyetleri arz ve ifadeden vârestedir. Binaenaleyh o Sahib-i Şeriat aleyhi ekmel-üt tahiyyat Efendimiz Hazretlerinin ümmetine vedia olarak bırakdıkları Kuran-ı Hakîm ve Ferman-ı Mübîn'in ahkâm-ı celîlesini layıkı vecihle ifa ve bihakkın infazına cansiperane bezl-i himmet ve ibrâz-ı gayret ve inayetleriyle arz ve semavatı tenvir ve şenlendiren ve vazife-i hilafet-i İslamiyeyi bir cihette eda eden, şu zamanda yegane Risale-i Nur bulunduğunu Kuran sarahat derecesinde işaret ve Mübelliğ-i Kuran (A.S.M) Efendimiz kuvvetli beşaret ve o Şems-i Cihan Efendimizin yıldızları mesabesinde olan ervah-ı neyyirenin parmakla gösterir derecelerinde ehemmiyetli tarif ve takdir ve tebşir ve tebrik ve teşcî ve takviye eylemeleri sabit olduğu halde bu fesad-ı ümmet zamanında ise müminlerin mecruh ve ma'lul kalplerine o malum nurlar şifa-yı âcile ve deva-yı karîbe ve inayet-i hâssa olarak verilmesi hakkaniyetine en büyük bir delil ve cerh edilmez bir sened-i kati bulunduğu rayb ve zunûndan beri ve celîdir. Madem şimdi mesdûd bulunan o yola gitmekte niyât ve makasıd, tâib ve müstağfer olmak ve icâbe-i duaya vesile aramak ve şefaat-i Peygamberiyyeden hissemend olmak,

قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ

“De ki: Yeryüzünde gezin dolaşın..” (En'âm Sûresi 6:11)

فَسِيحُوا فِي الْأَرْضِ

“Yeryüzünde (dört ay daha) dolaşın.” (Tevbe Sûresi, 9:2)

emr-i celîline mutâvaat ve temessük noktasında neşr-i envara çalışmak ve ona fedakârlık yapmakla hususiyeti feda ile li-rızâillah matlup olan umum müminînin ve müminâtın imanlarını tahkim ve tarsin cihetini herşeye tercih ile sarf-ı mesaiyi mahz-ı gaye ve hedef bilmekle aynı sevap ve ecri kazanmak muvafık-ı maslahat olmaz mı? Ve öyle hadsiz ecirleri lütuf ve ihsan etmekte mu'tiyy-ül mes'ûlât olan Cenab-ı Hakk'ın kudret ve azametine ve hazine-i rahmet ve ihsanına halel gelir mi? tarzında kanaat-i kemterânemiz mukarin-i Hak olur mu, deriz..

Talebeniz

Sabri

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.415