Emirdağ-I 330: Birkaç mektuba topluca cevap

Mektuplar çoktur, hastalık ve meşgalemin çokluğundan hususi cevap veremediğimden gücenmesinler.

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvela: Hem kalem sahibini, hem makineyi istimal edenler ve muvaffakiyetle Zülfikar’ı bitiren zâtları ve memleketlerini tebrik ederiz. Rüşdü, Burhan iki kardeş kalemle başkalar gibi iş göremedikleri halde, daima en ileri safta 500 risale yazan en haslar sırasında daima mevki almalarının hikmeti şimdi anlaşıldı ki, O iki kahraman kardeş 500 Zülfikar’ı birden yazdılar. Ve yedi yaşında iken Mucizat-ı Ahmediye’de yedi çocuğun yedi Mucizat-ı Ahmediye’ye mazhar olmaları bahsini tevafukla gelip çok alâkadarane dinlemesi ile Lâhika’ya giren masum Meliha’nın dahi o masumane alâkadarlığının hikmeti anlaşıldı.

Sâniyen: Sizin heyetinizin kararı inşallah daima isabetlidir, siz bilirsiniz. Fakat Zülfikar’ın masraf hediyesi onbeş olsa belki daha maslahattır, ihtimal var. Tâ ki yeni mecmuaların tabına medar olsun. Hem lâyık olmayanların çabuk eline geçmesin. Çünkü ucuz alan, ucuz bakar. Hem Zülfikar kendisi müşterileri aramamalı, ihtiyacını ve yarasını hissedenler yalvarmalı ve aramalı. Hem gizli münafıklar da sürat-i intişarından tedehhüş edip ortalığa bir evham vermesinler. Birden intişarına karşı bir bahane bulmasınlar. Her ne ise, siz daha iyi bilirsiniz.

Sâlisen: Nurların santrali Sabri ve Sıddık Süleyman’ın üç dört merakımı birden def’eden güzel bir mektublarını aldım. O iki mübarek kardeşimin yanıma gelmesi benim için bir ilaç olduğu gibi, gittikten sonra benim için bıraktıkları çok tatlı teberrükleri tam bir ilaç hükmüne geçti. Onların mektubu içinde, Şinasibey Köyünden Osman nâmında bir talebenin mektubunda isimleri ile müteaddid Nur şakirdlerinin masumlar taifesine, hem iki kerimesi içinde Nurlara çalışmalarına bârekâllah deriz. O masumlara dua, ona da çok selam ediyoruz.

Râbian: Ben hem Denizli’de, hem hapsinde Tavaslıları ve kendimle ve Nurlarla ziyade alâkadar gördüm. Onun için ben Tavaslıları umumun namına Molla Mehmed’in ve A’ma Mehmed’in mektublarını kabul ediyoruz. Onlara ve Nurlarla alâkadar hemşerilerine çok selam ediyoruz.

Hâmisen: Denizli şakirdlerinin namına uzun ve tafsilatlı bize mektup yazan Ahmedler kardeşlerimiz, başta şehid merhum Hasan Feyzi olarak onbir zât tam bir tesanüdle Risale-i Nur’a çalışmak ve neşir ve muhafaza etmek ve Hasan Feyzi’nin nurlu mesleğinde yürümekte sebat eden o kardeşimizi ruh u canla tebrik ediyoruz. İnşallah onlar şehid Feyzi’nin vazife-i Nuriyesini de tam yapacaklar. Hususen Nurların kurtulmasına ve bize vusulüne çalışan Muharrem ve Hâfız Mustafa ve hapsinde bizi Denizli ile tam alâkadar eden Şevket ve ben Şehir Oteli’nde iken hâlisane ve fedakârane hem bana, hem Nurlara hizmet eden Merhum Feyzi’nin has şakirdlerinden Ahmedleri ve Yusuf ve Kâzım’ı ve mahkemede Musa ve köyünde Hoca Musa ve sair arkadaşlarını hiç unutmuyoruz. Cenab-ı Hak o heyeti daima nurun ve imanın hizmetinde muvaffak eylesin. O tesanüdlü heyetin Nurlar hakkında tebdirleri, Isparta ile arasıra meşveret etmek şartı ile daima makbuldür. Tedbirlerine itimad ediyoruz. Hem onlara, hem sair Denizli’deki dostlara, hususen Ahmedlerin mektubunda isimleri bulunan ve hapsindekilere çok selam ve dua ediyoruz, onları unutamıyoruz.

Sâdisen: Sabri kardeşimizin güzel mektubunun bir parçasıyla Şinasibey Köylü Osman’ın bir parça mektubu Lâhika’ya girebilir diye size leffen gönderiyoruz. Sandıklı’da Nur’un yeni şakirdlerinden Hasan Onbaşı samimi mektubuna karşı ona ve kendi gibi Nurcu arkadaşlarına selam ediyoruz.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Umumunuza selam ve dua eden kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.412