Emirdağ-I 327: Eski talebelerce malum bir kaideye binaen “mahtumâne isterim” dedim

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

“Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla.”

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ

“Hiçbir şey yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin” (İsrâ Sûresi, 17:44)

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri, ebedî ve dâimî olarak üzerinize olsun.”

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Evvelâ: Bu ciddi zamanda sizinle mülâtafe nevinde konuşmak istediğimden aynı günde latif, manidar tevafuklardan birkaç taneyi beyan ediyorum. Dünkü gün Zekâi’nin Asâ-yı Musa’sının tashihini bitirirken, acele ve tashihsiz yazdığı için çok yoruldum. Eski talebelerce malum bir kaideye binaen "mahtumâne isterim" dedim. Ve küçük İbrahim’in gönderdiği Zülfikar’ın tashihine başladım ve dedim: Bir talebe kitabını bitirse ve başkasına başlasa bizce bir ziyafet vermek kaidesine binaen müftehâne bekledim. Birden ondokuz gün evvel Hasan Âtıf’ın bir parmak kalınlığında bir tek dalda ondokuz tane portakal yeşil yaprağıyla beraber Ondokuzuncu Söz ve Mu’cizat-ı Ahmediye’ye (a.s.m.) dair Ondokuzuncu Mektub ve ism-i a’zamın ondokuz harfi ve Bismillahirrahmanirrahîm’in ondokuz harfindeki sırr-ı a’zamını bu portakal dalı kerametkârane gösterdiği aynı vakitte, Kastamonu’da Âsiye’nin pek ciddi Nurcu arkadaşları olan Zehralar bir ay evvel gönderdikleri elma teberrükü aynı vakitte portakala tevafuk edip elimize geçtiği gibi, aynı vakitte dokuz gün evvel aynı Zehralar güya benim hastalık hararetimi görüyorlar gibi sevdiğim “üryani” namındaki erik kurusunu hoşaf için gönderdiği o üryani, elma ve portakala tevafuk edip aynı vakitte elimize geçti. Ben de bu latif ve tatlı tevafukattan ferahlandım. Gönderenlere çok selam ve dua edip “Bârekâllah!” diyerek, o tevafuk hatırı için kabul ettim.

Sâniyen: Size evvelce bir derece meâlinde iki parça gönderilmişti. Birisi benim başımda levha hükmünde ehemmiyet kesbettiği, biri de buraca lüzumlu olmasından belki size de faydası olur diye leffen iki fıkra gönderiyoruz.

اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى

“Bâkî olan sadece O’dur”

Umum kardeşlerimize binler selâm

ve selametlerine dua eden kardeşiniz

Said Nursî

Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, c.2, s.407